2. Konferans Belgeleri

TİKB 2. Konferansı Mayıs 1991’de gerçekleştirilmiştir

ATILIMA ÇAĞRI

TİKB 2. Konferansı, 1991 Mart ayı içinde yapıldı (*). Ağır gizlilik koşullarında ülke içinde yapılan toplantıya, bütün temel çalışma alanlarını ve temel örgüt birimlerini temsil eden delegeler katıldı.

Delegelerin yarısını kadın yoldaşlar oluşturuyordu. Bu, kadın yoldaşların TİKB saflarındaki yerlerini, oynadıkları rolün büyüklüğünü ve yönetici görevlerdeki ağırlıklarını sergileyen çarpıcı, çarpıcı olduğu kadar da anlamlı bir göstergedir.

Bir başka açıdan Konferans delegelerinin ezici bir çoğunluğunu çok uzun yıllardan beri proletaryanın davası ve ideolojisi ile yoğrulmuş komünist kadrolar oluşturuyordu. Delegeler arasında çoğunluk 12 Eylül öncesinden beri TİKB’li olan, bazıları TİKB’nin kurucuları arasında bulunan yoldaşlardandı. Ama, 12 Eylül sonrası kuşaktan genç kadroların oranı da küçümsenmeyecek ölçüdeydi. Bu tablo, birinci yönüyle, devrim saflarından firar ve dönekliğin şaha kalktığı 12 Eylül gibi karşı devrimci fırtınalara rağmen TİKB’nin eski ve kıdemli kadroları içindeki genel sağlamlık oranının yüksekliğini sergilerken; ikinci yönüyle de, genç kuşaktan yoldaşlarımız içindeki komünist gelişme ve TİKB’lileşme sürecinin umut verici gelişimini sergiler.

Konferans, çalışmalarını, MK’nın sunduğu raporları eksen alarak yürüttü. TİKB MK, Konferans‘a iki rapor sundu. Birbirini bütünleyen bu raporlardan biri, “Siyasal-Örgütsel Geçmişimiz, Bugünkü Durum ve Görevlerimiz” üzerine idi. Diğerleri ise “Örgütsel Düzeltme ve Atılım Kampanyası” üzerine. Raporların ve Konferans çalışmalarının ağırlığını örgütlenme ve çalışma tarzına ilişkin sorunların oluşturması bir rastlantı değildi.

Konferans‘ın 12 Eylül gibi bir dönemin arkasından yapılıyor olmasından tutun da, 1. Konferans‘tan bu yana geçen örgütsel sürecin genel ve toplu bir değerlendirmesini yapmanın zorunluluğuna kadar bunun birçok nedeni vardır. Ama bunlar içinde belirleyici olanı, başını işçi sınıfının çektiği emekçi kitle hareketi ile Kürt ulusal kurtuluş mücadelesinin bugün içinde bulunduğu yükseliş ve devrimci atılım sürecinin önümüzdeki dönemde de derinleşerek süreceği temel tespitidir. TİKB 2. Konferansı‘nın hazırlık ve çalışmalarına bir bakıma bu temel tespit yol göstermiştir diyebiliriz.

Elbette ki tek başına ve çıplak olarak değil. Sınıf ve kitle hareketinin günümüzdeki yükselişinin Türkiye’de proletaryanın öncü komünist partisini inşa stratejik görevinin çözümünü çok daha yakıcı kılışından, dünyada yaşanan son yılların gelişmelerinden sonra devrim ve komünizm davasının uluslararası planda uğradığı ağır saldırılar ve güç kaybından çıkarılması gereken derslere kadar daha bir dizi çözümleme, tespit bunlardan çıkan sonuçlar ve görevlerle olan bağlantısı içinde yol gösterici olmuştur devrimci kitle hareketindeki yükselişin derinleşerek süreceği tespiti.

İşçi sınıfı ve ezilen yığın hareketindeki devrimci yükselişin her komüniste, hatta her dürüst demokrata “büyük ve sorumlu görevler” yüklediğini belirten Lenin, komünistler için bu büyük ve sorumlu görevi kısaca, “yığınların hareketine her türlü desteği göstermek ve hareketi partinin sloganları doğrultusunda genişletmeye çalışmak” olarak tanımlar. Ve ardından devam eder:

Yığınların hareketine destek olmak (ve) o hareketi genişletebilmek içinse örgüte, daha çok örgüte gereksinmemiz var. Yasadışı bir parti olmaksızın bu görevi sürdüremeyiz. Salt konuşmakla da peynir gemisi yürümez.

İşçi sınıfı ve emekçi kitle hareketi ile Kürt ulusal kurtuluş mücadelesinin derinleşerek süreceği tespitinden yola çıkan TİKB 2. Konferansı, Lenin’in “lafla peynir gemisinin yürümeyeceği“ne dair öğüdünün anlamını gözönünde bulundurarak hareket etti. Onun örgüt sorunu ve çalışma tarzına ilişkin konular üzerinde özellikle durmasının başlıca nedenlerinden biri, burada devrimci yükseliş koşullarında “örgütün” artan öneminde aranmalıdır.

İkinci temel neden, her yönüyle Bolşevik bir örgütsel yapıya sahip olmanın, Leninist bir öncü partinin inşasında taşıdığı önemdir. Adına layık bir öncü komünist partinin inşası sorununu “ülkemiz koşullarında hala çözümlenmemiş olarak duran stratejik bir görev” olarak tanımlayan TİKB 2. Konferansı, parti inşasının, kesinlikle birbirlerinden kopartılmayacak diyalektik bir bütün oluşturan temel yönleri içinde örgütsel inşa cephesinin yeri ve önemine ilişkin olarak şu genel yaklaşıma sahiptir:

Eğer onun gerçekten Leninist bir partiye evrilmesi isteniyor ve bunun mümkün olması bekleniyorsa, parti öncesi çekirdek, bütün bellibaşlı yönlerde Leninist bir partinin karakteristik özelliklerini az çok gelişmiş bir halde bünyesinde taşımak zorundadır. Aksi takdirde, revizyonist, oportünist, menşevik bir yapıdan artık evrim yoluyla Leninist bir parti çıkmaz. Parti öncesi çekirdek ile hedeflenen partinin nitelikleri arasında olması gereken bu zorunlu uyum, özellikle örgütsel-pratik alan söz konusu olduğunda çok daha ileri ve gelişmiş olmak zorundadır.

ML bir nitelikte olması koşuluyla strateji sorunlarında, hatta programın kendisinde kimi eksiklik ve yetersizlikler olması, parti öncesi çekirdeğin partiye dönüşmesinin önünde belirleyici bir engel değildir. Temelde ML genelde bir çizgiye ve Leninist bir örgütlenmeye sahip olunduktan sonra bu eksiklik ve yetersizlikler zaman içinde de kolaylıkla giderilebilir..

Sayısal güç zaten hiçbir zaman parti olabilmenin belirleyici bir koşulu değildir…

Ama parti öncesi bir çekirdeğin partiye dönüşebilmesi için, …onun baştan Bolşevik bir karakter taşıması zorunludur. Güçlü ve gelişmiş bir Bolşevik karakter taşımadıkça,… parti öncesi bir yapılanmanın partiye dönüşebilmesi olanaksızdır. Bu durumda o ne Leninist bir ideolojik-siyasi inşa faaliyeti yürütebilir, ne de işçi sınıfı ve emekçi kitleler içinde kalıcı ve sağlam bağlar kurabilir. Daha çok dönemsel koşulların etkisi ve benzeri nedenlerle bu yönlerde kimi ilerlemeler kaydetse dahi bunlar sürekli, kalıcı ve güvenli olamaz.” (Siyasal-Örgütsel geçmişimiz, Bugünkü Durum ve Görevlerimiz Üzerine Rapor‘dan, TİKB 2. Konferans Belgeleri, sf.106-108)

TİKB 2. Konferansı‘nın esas olarak örgüt, örgütlenme ve çalışma tarzına ilişkin sorunlar üzerinde durmasının bir başka temel nedeni de, TİKB’nin kendi tarihsel gelişim süreci içinde bugün geldiği noktanın özelliğidir. Konferans raporlarının değişik bölümlerinde, değişik biçimlerde, değişik yönleriyle sık sık vurgulandığı gibi bu bir “sıçrama momenti“dir: Böylesi bir momentte atılım bir zorunluluktur.

TİKB ve onun komünist kadroları, bugünkü sürecin gerektirdiği böyle bir devrimci atılımı başarma gücüne, bunu mümkün kılacak birikim ve dinamiklere -bazı noktalarda fazlasıyla- sahiptir. Bu atılımı yapabilmek ise, bugüne dek yarattığımız komünist değerleri ve geleneklerimizi gözümüzün bebeği gibi korumayı sürdürürken, örgütümüz ve kadrolarımızın siyasal önderlik kapasitelerini sınırlayan her türlü yanlış, eksik ve hatalı anlayış ve alışkanlıklara karşı amansız bir savaş yürütmeye bağlıdır.

Önümüzdeki sürece ilişkin olarak TİKB’nin önüne öne atılma, kitleselleşme ve sınıf mücadelesinin bütün cephelerinde komünist öncü misyonuna uygun olarak devrimci militan bir önderlik sergileme görevini koyan 2. Konferansımız, bu amaçla örgüt çapında bir “Düzeltme ve Atılım Kampanyası” başlattı. Aynı zamanda bu kampanyanın yönlendirici metni olarak hazırlanan Konferans raporlarında, TİKB’nin bugüne kadarki örgütsel faaliyet ve gelişme sürecinin genel bir değerlendirmesi ışığında tespit edilen hatalar, eksik ve geri yanlar üzerinde özellikle duruldu. Bu bir kendine güven ifadesi olduğu kadar, hata ve yetersizlikleri aşma kararlılığının da bir ifadesidir.

TİKB 2. Konferansı‘nın esas olarak örgütsel sorunlar üzerinde durması, onun teorik-siyasal gelişme ve yetkinleşme görevlerini günümüzde artan önemine gözlerini kapadığı anlamına gelmediği gibi, dünyada ve Türkiye’de yaşanan siyasal gelişmelere sırtını döndüğü anlamına da gelmiyor elbette. Tam tersine o, ele aldığı bütün konulara, dünyada ve Türkiye’de son yıllarda yaşanmakta olan gelişmelerin odağından yaklaşmıştır.

Onun TİKB kadrolarında tespit ettiği en büyük eksiklik ise teorik geriliktir. Teorik gelişme ve derinleşmenin, ML teoriye hakim olmanın ve teorik mücadelenin, ML’ye devrime ve komünizm davasına karşı dünya çapında çok yönlü ve azgın bir saldırı kampanyasının yürütüldüğü günümüz koşullarında artan yaşamsal önemi bu nedenle de sık sık vurgulanmaktadır.

Siyasal-Örgütsel Geçmişimiz… Üzerine Rapor“un birinci bölümü ise, dünyada ve Türkiye’deki durumun genel bir değerlendirmesine ayrılmıştır. Ancak, teorik gelişme ve yetkinleşmenin günümüz koşullarında daha da artan önemini göremeyen ya da küçümseyen her türlü oportünist tutum ve yaklaşıma karşı uzlaşmaz olacağını döne döne vurgularken; devrimci militan bir pratik faaliyet ve mücadelenin dışında devrimin ve örgütün gereksinimlerinden kopuk bir teorik çalışma anlayışına sahip olmak şeklindeki kavga kaçkını, entelektüalist eğilimlere karşı da dikkat çekmiştir.

  1. Konferansımız, örgütümüzün önüne yeni bir bayrak çekmiş, yeni hedef ve görevler koymuştur. Bütün TİKB kadro ve sempatizanları için şimdi görev, Konferansımızın esinlediği ruh, çizdiği rota ve verdiği direktifler doğrultusunda onun koyduğu hedeflere uzanmaktır!

TİKB ve onun 2. Konferansı, kadın-erkek, genç-yaşlı tüm işçi ve emekçilerle devrimci ve ilerici güçleri de insanlığın nihai kurtuluşu uğruna mücadele bayrağını birlikte taşımaya, bu soylu kavganın görevlerini birlikte omuzlamaya, onları bu amaçla TİKB’nin saflarında birleşmeye çağırıyor!

(Orak Çekiç, Sayı 73, Temmuz 1991)

 

(*) Konferans gerçekte 1991 yılının Mayıs ayı sonlarında yapıldı. Fakat o yıl yürürlüğe giren “Terörle Mücadele Yasası” sonucu Nisan ayı içinde tahliye olan kadroların güvenliği gözetilerek Mart ayı içinde yapıldığı izlenimi yaratılmak istendi.

TİKB 2. Konferans Belgeleri’ne buradan ulaşabilirsiniz:

TİKB 2 Konferans.pdf