F’nin ikinci mektubu

FUAT’IN İKİNCİ MEKTUBU (2005 Nisan başı)

Günlük, haftalık, aylık gazete ve dergilerin yayın politikaları, kurumsal işleyişleri, aralarındaki koroleasyon , çalışmaların düzenlenişi,çalışanların istihdamı,karşı karşıya kalınan sorunlar (insan kaynakları) ve motivasyonu .

Kurumsal düzenleme ve biçim sorunu; Bir; biçimdeki dağınıklık , merkezi bütünlük ve işlerliğin kaybı, çevreye doğru gerileme.İşler büyük ölçüde kişiler üzerinden yürüyor. Kişiler,ilişkiler,ilişkilerin yürütülüşü kürüm (örgüt/organ-nba) merkezli değil.Kurumsal ve kişisel d.ci otorite zayıflamış ve zaafa dönüşmüş. İlk nedeni, yetmezlikler ve kurumun işlememesi olduğundan gözle görünür durumlara dahi müdahale etmeme, edememe görülüyor.Altta kendi alanında kendi bildiğince boşluk doldurma olarak başlayan giderek nispi bir özerkleşme ve tarz dayatmaya dönüşen tutumlar gelişmiş.Az değil.Üste karşı güvensizlik var; bunu bazısı ilişkide olduğu kişi, kişilerin davranışları üzerinden, bazısı da daha doğru olarak kurum düzeyinden ifade ediyorlar.Yukarıdan bekleme ve beklememe birbirini üretiyor. Aynı kişide ikisini birlikte görmek mümkün.Daha önceki tipitipten (cezaevlerinden-nba) çıkmalarda bekledikleri müdahale ve etkilemeyi bulamamaları beklentisizlik yönünde bir hayal kırıklığı yaratmış. Yüz yüze olanın yarattığı etki ise ‘biz zaten bunu biliyorduk’ ve bu durum bir an önce sona ersin , isteği.(İki ayrı metnin okunması, metinlerde bir perspektif ve ne yapılacağına dair bir somutluk olmayışı, yapılan konuşmalar ve bunların bir yere doğru götürülemeyişi de durumu geriye doğru etkilemiş ve ‘bu durum bir an önce sona ersin ‘ düşüncesini keskinleştirmiş.) Sorunların yığılması, çözmekte zorlanma, tepkisel duygu yoğunluğu iç içe geçmiş herkesi aynı noktada birleştirmiş.İyice darlaşmanın olduğu, önü ve arkası neredeyse hiç düşünülmeden alınan,sıkışmanın ürünü ve ortak ruh halini yansıtan iyi içeriklendirilmemiş doğru olmayan bir düşünüş ve karar bu. Üstelik beklenenin ne olduğu sorulduğunda ‘ben zaten işimi yapıyorum, yapmaya da devam edeceğim.fazla bir şey beklemiyorum’ yanıtını alabiliyorsun. Bunlar hali hazırda alanlarında işlevli olan personel. Kendilerini kolektif bütünlüğün bir parçası olarak görmekten ayrı tuttukları gibi, kolektif bir devinimi sağlayacak bir araç olması ve bunun için çaba gösterilmesi gerektiği düşüncesine de pek yakın görünmüyorlar.

Genel ve yaygın beklenti ise, sonrasında düzenli kurumsal bir işlerliğin olacağı. Bu da tümüyle ve herkes için geçerli ve aynı düzeyde olmamakla birlikte edilgen, sağlıklı olmayan, içi çok dolu olmadığından geri kırılmaya açık bir beklenti durumunda. Üzerinde çok iyi düşünülmesi gereken noktalardan biriside bu.Bunun kendi başına ve içi istenilen düzeyde doldurulabilen bir çözüm olamayacağı az çok biliniyor, buna karşın bir beklenti sabitlenmesi yön. dahil oluşmuş. Sonraki süreçte somut pratik sonuç alıcı adımlar atıldığı ölçüde bu dar bakış açısından doğabilecek sorunlar hafifletilip sonra üzerlerine yürünerek tedricen aşılabilir.(Bununla bağlantılandırarak ta belirteyim, yüz yüzenin olumlu etkisi, durumu daha açıktan görüp kavramakla birlikte daha sahiplenici ve sorumluluk duyan bir dinamiği kısmen yaratmış ve yanı sıra birbiriyle uğraşmaları nispeten azaltmış olması olmuş.)

Bununla birlikte süreç kavrayışının zayıflığı ve kolay ve kısa süreli zafer olmayacağı gerçeği bununla çelişmektedir. Sizlerin iyi göremediği ve doğru bir bütünlük kuramayışınıza yol açan temel noktalardan birisi bu. Stratejik bir bilinç kazandırmakta ısrarlı tarihsel bir perspektif ve olanakların gerçekçi bir şekilde gösterilmesi dahil nesnel bir dönem çözümlemesi bunun için gerekli. Kısa dönemli düşünüş ve beklentilerin ötesine geçebilmek gerekiyor. Keza ancak kendisiyle çelişip çatışarak ilerleyecek ve iç dönüşüm sağlayacak kolektif bir hareket oluşturabilmek için gerekli olan düşünce parametrelerinde değişimin gerçekleştirilmesinin gelişkin bilinçle ilerleme dışında bir alternatifi bulunmuyor. En başa bu konulmadığında atılan her adım, parçayla sınırlı, güçlü iç zorlama ve zorlanmalarla birleşen bir devinim oluşturamayan, bir bölümü çok yüzeysel kalacak girişimler olacaktır.

İki; açık mevkute odaklı çevresel bir biçim..Çalışmalar, ilişkiler, ilişkilerin yürütülüşü büyük ölçüde, günlük yaşam bütünüyle açıkize olmuş. Kaç yıldır süregelen bu durum davranış,alışkanlıklar ve düşünüşü belirler hale gelmiş.(Konuşmaya ‘önceki gibi bir yerebatan olacaksa …’ diye başlayan personel oldu. Konuya bu cümle ile başlamanın yanlış olduğunu söyledim.) Çalışanlarda buna göre biçimlenmiş.Zaten birçoğunun yaşamı baştan böyle şekillendiğinden diğerine tümüyle uzaklar.Çevresel biçim ve iyice geriye itilmiş bir rahatsızlık duygusu dışında le(galizm).(ki bu dahi çok az kişide ve sözü edildiğinde çıkıyor) kabullenilmiş, üzeri örtük bir mutabakat oluşmuş. Konu düşüncede dahi geriye itilmiş,gündemin dışında.Niyetleri ayırıyorum, görünüm, tablo bu.

Sizlerde bu söylediklerimin dışında değilsiniz. Son 8/10 ayı ayırarak söylüyorum burada olduğunuz dönem dahil ciddi bir katkınız ve müdahaleniz olmamış. Öncelikle, çok dikkatli müdahale ve çözüm gerektiren, düzeltilmesi gereken bunlar. Bir tür meşruiyette oluşturmuş bir çok alt başlığı da var. İç bağ ve dengeleri iyi kurulmuş hassas yaklaşım gerekiyor.örneğin , dağınık bir süreç içerisinde ayakta kalmasını başaran, bazı iyi işler de yapıp kısmi bir gelişim göstermesini kendisine dayandırarak açıklama ve bundan kaynaklanan adı konmamış bir özerk davranışı bir hak olarak görebilme tutumu.Bir tür çevrecilik. Nesnel bir durumun içerisinde geliştiğinden çoğu farkında da değil. Çözümü, aşılması biraz zaman alır ama o kadar zor değil.(İlişkiler, bir iki tutum dışında böylesi durumlarda olabilecek düzeyde bozulmuş değil)

Asıl önemli olan yanı yanılsamalı bir bilincin, düşünme biçiminin doğmuş olması.Çelişki dışsallaştırılmış.Yanlışlar , sorun ve tıkanmalar onların dışında.asıl olarak ta yukarıda. Eleştiriler yanlış bir sistematik üzerine kurulu, tek yanlı ve kendisiyle de çelişir nitelikte.Alınması gereken doğru biçimiyle alınır ve alınmalı. Bu eleştirilerdeki aşırılık ve yanlışlar bana o kadar önemli görünmüyor . Sorunu doğru görmekten alıkoyuyor. Bu yönüyle daha önemli. Gösterdikleri gelişim sınırlı ve temel dönüşüm parametrelerinin bir hayli gerisinde olmasına karşın bunu görmekten uzaklaştırıyor.Çözüm ise, kurum ve mekanizmaların yukarıdan aşağı bir an önce belirlenip iç hukuk netliği de sağlanarak işletilmesinde!

Çözümü bu yönde daraltıp indirgeyen yaklaşımlarda var; bu en geri eğilim. Kendi tarzını geliştirme ve onun doğru olduğu düşüncesi tarz dayatmayı da çıkartıyor ortaya. Bu demokratik mer. İlişkisini tersten kurma, iç kolektivizmin ne olduğunun ve ne olacağının pek iyi ve doğru anlaşılmamasına da yol açmış. Bu konularda alt /üst ve yan, alanlar arası ilişkilerde sürtüşmeler az değil. Merkezi düzeyden kurumsal ve bireysel d.ci otorite zayıflığının yarattığı alan boşluğu bu tutum ve eğilimlerin gelişmesine alan açmış. Denildiğine göre 6 ay öncesine kadar güvensizlik ve sürtüşmeler daha fazlaymış.Yüz yüzenin tek pozitif etkisi, işe yöneliş ve atılan adımlar görece azaltmış. Bununla birlikte iş içerisinde kişisel tarzın konuşturulması ve federalizm meşruiyette kazandırılarak sürüyor.Karşı yönde doğru adımlar atıldıkça , sorun ve sürtüşmeler, ayak diremeler de olacaktır. Asıl sorun, kürümsel ve bütünsel düşünmekten uzaklaşmadır. Bütünsellik, kendi bulunduğu yerden , parçadan bütüne bakma yönünde. Bakış açısı bu olunca, sorun denilince akla ilk hatta sadece gelen kendi bulunduğu yerin sorunları ve kendisinin uğraştığı işler geliyor. Bütünü, bütün olarak ve bütün parçalarıyla görmek, görmeye çalışmak, organik bir bütünlük oluşturmak fikri ise iyice geri itilmiş. Bunu bu şekilde düşünmek ve yapmak zaten her zaman zordur.Söylediğim, fiili durumda bunun anlayış düzeyine taşınıyor oluşu.

Bütünsellikle ilgili daha tehlikeli düşünüş ise, kürümselin şu anki sınırlı, gerilemiş parçalı ve çevresel olandan algılanışıdır; legalize bir bakışla da birleşiyor . Bu nun tehlikesi d. Aile (örgüt-nba) fikrinden, onun kriter bütünlüğünden, güçlüklerle dolu sı. müc. kavrayışından uzaklaşmadır.Bir yaşam tarzı fiilleşmesi var ve net anlaşılır olması için söylüyorum, fotoğraf bir düzen partisinden farklı görünmüyor. İçerik farklı. Buna karşın d.ci teori ve politikanın belirleyici oluşu rahatlatıcı bir faktör olarak görülemez bu durumda. Etki karşılıklıdır. Düşünce ve niyetler doğru yönde farklılaşsa dahi yaşam tarzı fiilleşmesi ve bunun oluşturduğu konformist düşünüş ve alışkanlıklar, gizli-açık, bilinçli –bilinçsiz, kimi zaman sorunu farklı biçimlere de büründürmeye çalışarak ortaya çıkacaktır.

Sorun sadece yerebatanlık (illegalite-nba)sorunu değildir. O farklı yönlerden de dikkatli bir yaklaşımı gerektiren başlı başına bir konu niteliğinde. Tek kelimeyle vahim.Düşünsel olarak dahi uzaklaşılmış. Bu sorununda en önemli ve zor parçası. Sadece bu değil derken kastettiğim ise, durağanlılıktan hareketliliğe geçişle birlikte ve hareketlilik düzey ve yoğunluğu arttıkça doğacak olan yeni sorunlardır.Ayrıca içte ve dışa doğru olan hareketlenmedeki artıştan ibaret bir değişiklik olarak kalmayacak, sınırlı ve belli biçimler altında sürdürülen, bu biçim ve düzeyiyle fazla bir risk ve tehdit oluşturmayan yönü ve yüzü de değişmeye başlayacaktır.(Bu açıdan dönemin kimi yönlerden sağladığı nispi avantajlar olsa da, sürecin gelişimindeki özelliklerden dolayı, istikrarlı olmayacakları gibi farklı tırmanma ve boyutlanmalar da olacaktır.Çalkantılı bir süreçtir. Ayrıca bütünlüklü bir faaliyet yürütüldüğünde bize ilkesel olarak kapalıdır.) Bu deniz öncekinden farklıdır. Bu koşullarda gemiyi bir kıyıdan öbürüne dümdüz götüremezsiniz. Gerekiyorsa önceki planlardan vazgeçmek, koordinatları değiştirmek, farklı yollar denemek, güçleri yeniden mevzilendirmek, konumlanışta değişiklikler yapmak, düşünce ve psikolojileri buna göre yeniden düzenlemek, risk almak, büyüyecek tehlikeleri karşılamaya hazır olmak gerekir. Stratejik hedeflerden, onlara yürüme kararlılığından kopmadan fakat, sı. müc.nin dinamik, çok değişkenli yapı ve süreçlerine gitgide artan ölçüde ve üst düzeyde uyum göstermeyi de başararak. Kendi gerilim ve çelişkilerini de yaratacaktır bu. Düzlem değişmektedir.

Üç; Biçimin içeriğin gerisinde kalması. Üst bir kurumsal yapıya tam bir geçişin yapılamaması, onun gereği olan bazı kurum ve mekanizmalara gereken dikkat ve önemin verilmeyişi, sürekliliği sağlayacak kurumlara kalıcı ve yerleşik bir nitelik kazandırılamaması, daha önceye dayalı, kökleri bizde olan (kişisel sorumluluğumun da olduğu) biçimin içeriğin gerisinde kalışına neden olan ilk sayacağımız etkenler. En üst kurumlarda ve kitle bağlarına sahip olan bazı kurumlar dahil bir süreklilik oluşturulamazsa çalışma ilerletip geliştirilmeyeceği gibi tekrar daha gerilerden başlanmak zorunda kalınır. Kimi dönem ve kesitlerde koşulların elverişsizliği daha baskın olsa da uzun dönemler içerisinde bakıldığında kurumsallaşma ve kurumsal süreklililiğin sağlanmasında ilkellik ve amatörlüğü aşamadığımızı görürüz. Bazı kurum ve mekanizmaların işletilmesine dikkat ve önem vermeyiş ise, dar kurum kafa yapısı ve ancak işledikçe de işlevli olabilecek olan bu kurumların içeriğin kavranması ve geliştirilmesinde geliştirici olacağını düşünmemek ve göz ardı etmektir.Buradaki sorun, kökleri itibariyle anlayış,kavrama sorunu olsa da sorunun kronikleşmesi ve değişik dönemlerde karşı karşıya kaldığımız ağır sonuçların ortaya çıkışındaki etkisi nedeniyle her açıdan yönetmelikksel olarak görülmelidir. Aynı zamanda kendimi de içine katarak söylüyorum, bir kültür ve mantalite değişimi sorunudur bu.

Bununla birlikte son yılların neden böyle yaşandığı sadece üstte belirtilenlerle açıklanamaz. En üstteki iki kurumun üyeleri vardı. En zor, güçlerin zayıfladığı ve belli zaafların ortaya çıktığı durum ve koşullarda dahi müc. sürdürmenin, yeniden yeniden harekete geçmenin köklü kültür ve geleneğine sahiptik. Her koşulda ve her dönemde siyasal çalışma yürütmekte ısrar geleneğimizin önemli bir parçasıydı. Biz, sıkı, sağlam kökleri olan , sert doğa koşullarını göğüsleyip açmasını bilen kır çiçekleriydik.Her şeyden önce kürümdük. Sıkı bir dev. ö. idik. Prof. de. personel anlayışımız, sağlam yerebatan geleneğimiz vardı..Sadece ideo.teo. ve siyasal düzeyde değil kürümsel ve pratik düzeylerde de tas. karşıtı başı dik bir yapıydık. İlkesel duruşumuz ve bunlar için her bedeli ödeme kararlılığımız vardı. Kimliğimizi oluşturan ve bizi diğerlerinden ayıran en önemli niteliklerden birisi buydu.Daha sonra kurumsal gelişimle ilgili kafamızda oldukça net olan bazı şeyleri yapamadıysak, ağır dönemleri küçük bir kurumla kişisel cesaret ve özverileri en üst düzeye çıkararak ve bunun ağır bedellerini ödeyerekte bu nitelikler kazanıldığı içindir.Yaşanılan süreçlerin nasıl yaşandığı ve biçimlenişine ilişkin ayrıntı ve özgüllükleri bir yana bırakarak söylüyorum ‘fiili tas. hali’ bilmediklerimiz değil bildiklerimiz yerine getirilmediği için yaşandı.Sizler, değişik düzeylerde bu süreçlerin deney ve tecrübe birikimlerine sahiptiniz. Kurumumuzun oluşturduğu değerli nitelik ve özellikler, sizlerinde kimlik ve kişiliğiydi. Bu niteliklerin yaratılması ve kazanılmasında bazılarınızın tüm dönemlerde, bazılarınızın farklı dönemlerde emeği, alın teri, özverisi , cesareti var. Bu süreçlerin ve kazandığımız kimliğin mimarlarısınız aynı zamanda. Sizler bu süreci bu şekilde yaşamamalıydınız.Tedrici gerileme, ardı ardına gelen ve farklı kırılmalara yol açan süreçler sizlerde de değişik biçimlerde ve değişik düzeylerde yıpranma, yorgunluk ve iç gerileme oluşturmuş. Bu süreçler olağanın üstüne çıkmayı, kendini daha ilerden ortaya koymayı , güçlü ve kararlı bir iradeyle hareket etmeyi, bunu bütüne aktarabilmeyi, yerinde ve zamanında doğru müdaheleleri gerektirir. Bu yıpranma, yorgunluk ve iç zayıflama, durum ve koşulların üstüne çıkan bir iradenin ortaya konulamamasını da getirmiş ardı sıra.

Fiili tas.’ sürecinin hem kurumsal-kad. Hem de zihinsel düzeyde oluşturduğu tahribatlar var.Bunların yeterince farkında olunmadığını ve birazda üzerinden atlandığını düşünüyorum.Bir şeyi yok sayarak yok edemeyiz! Şu andaki çalışanların yapısı, kimi yönlerden daha ileri ve bugüne daha uygun olmakla birlikte çok temel ve önemli, bizi karekterize eden kimi kriterlerden uzaklar.Yaşamlarında da kafalarında da yok bunlar.Bu yönüyle sağlıksız bir kuşak kopuşu ve farklılaşma sürecine girilmiş.Bu bir yaşam biçimine dönüştüğünden doğallığında ve farkına dahi varılmadan düşünme biçimi de oluyor.İçeriden çıkan eski çalışanlarla yeniler arasındaki uzaklık , içeriden çıkanlara yeterli özen, sabır, dikkat ve emeğin sadece gösterilememesi değil gösterilmemesinde (ve onların sadece kendilerinden kaynaklı nedenlerle gitmeleri değil hassas ve doğru bir yaklaşım gösterilmemesi ve çalışma isteğini açıkça belirtip bunu bekleyenlerin konumlandırılamayışlarının sonucu ortaya çıkan fiili erozyon sonucu uzaklaşmaları… Bu personelden üçüyle ayrı ayrı konuştum.Araya zamanın girmesiyle yaşam tarzı ve yön farklılaşması olmuş.Yorgunluk ve yıpranma var. Ama bir çürüme görmedim. Sorunun kendileriyle ilgili kısmında dürüst ve açıktılar. Bazıları için artık zor, bazılarına tedrici adımlar attırabiliriz. Onlar bizim gazilerimiz, ölselerdi şehitlerimiz olacaklardı. Onlara karşı özeleştiri yapmalıyız.) iki taraflı bir doku uyuşmazlığının yaşanmasının payı az değil.Yeniler cephesinden baktığımda d. cilik yönünden oldukça sağlıksız bir şeye işaret ediyor bu.(Toplumsal çözümlemeyle birleşik bir personel çözümlemesi de yapmalıyız. İyi, niteliksel gelişmeye yatkın öte yandan oldukça zayıf ve zaaflı yanlarıyla.Kısmi sonuçlar çıkardığım bazı gözlemlerim oldu.genelleme yapmak, yapabilmek için yeterli değil ve henüz erken.) Başka bir örnek vereyim.Avro …da (Yurtdışı Konferansı kastediliyor-nba) gündemin en önemli konularından birisi siy. Mültecilik olmalıydı. 80’ döneminden sonra yaşanılan en büyük kitlesel dalga! Bizde bu dalgaya karşı koyamadık ve doğru görmediğim esneklikte bir politika izlendi.Üzerinden atlanacak bir konu değil bu. Şu tartıştığımız konuda da zorunluluklar, aciliyetler, zaman sıkışması bunların yarattığı psikoloji, bir kararın alınmış olması vb. bütün bunlar görülmeyecek ve anlaşılmayacak şeyler değil. Buna karşın kapsamın bu kadar dar tutulması ve bunun açıklanma/savunulma biçimi zihinsel/düşünsel bir kırılmadır bence. Bu noktaların açıkça belirtildiği,özeleştiriyi de içeren bir değerlendirme olmalıdır.

Dört; İçerisinde bulunulan kürümsal durumun kürümsel çerçevede ele alınışı, kürümsel yapıya tekrar biçim kazandırma ve daha önce zayıf kalan, işlemeyen bazı kurum ve mekanizmaların işler hale gelmesinden ibaret olamaz. Kürümsel düzeltme ve kürümsel gelişim açısından bakıldığında, yeni kurumsal mekanizmalar ve ilişki biçimlerinin geliştirilmesinin gerekliliği ve bunları geliştirebilmemize katkı sağlayacak gelişen bir bilimsel alt yapı ve teknik bilimsel olanakların varlığını görülür.Teorik, politik, kürümsel ve pratik süreçlerin ilişkisel bütünlüğünü kurmakta ve faaliyetin bütünsel yürütülmesinde sorun oluşturan (işlerin ayrı ayrı, paralel yürütülmesi,kopukluklar, açı genişliği vb), bir bölümü len. kürümlerde (Leninist örgütlerde-nba) koşullar ve kaymalarla birlikte tarihsel sorunlar yaratmış konularda ilerlemek, yol alabilmek mümkün.Keza hepimizin bildiği güv. İlgili konularda Bir bütün olarak çalışmaların stratejik bir temel kazandırılarak dinamize edilmesinde, yaratıcı ve canlı işbirliğiyle kolektivizasyonu geliştirmekte, etkinliğin niteliksel düzeyinin yükseltilişinde ve organik bir bütünlük oluşturmakta, sonuç almakta önemli katkıları olacaktır bu araçların ve geliştirilecek yöntemlerin.İçeriğin gerisinde kalmış olan biçimin, biçim yönünden geliştirilmesi , içeriğin gelişimine de hız kazandırır. Sosyal bilimlerdeki gelişmeler, bilişim iletişim teknolojileri yeni ve zengin olanaklar sunuyor.Bir ucundan girdik bu sürece.Merk. güçlerde, genç kardeşlerde işin teknik denilebilecek yönünde yakalanmış halkalar ve yönelim var.Diğer yönde, kurum ve mekanizmaları , iç ilişkileri daha gelişkin düzenlemeye yönelik yöntem arayışları var.

Genç kardeşlerde (Genç Komünarlar-nba) kısmen bu da görülüyor. Bununla birlikte kimi model ve kavramları kopyalayarak kullanma eğilimi var. Bu konularda yoğunlaşmış bir çabası olan ve ısrarıyla bizlerinde konuya ilgi ve dikkatimizi artıran Jas…ın yaklaşımlarında da görüyorum bunu.Amaç/araç ilişkilerini doğru kurmakta, siyasal sınıfsal bir içerik kazandırarak müc. zeminine yerleştirmekte hatalı, aslolarak böyle bir perspektifin içerisinden bakamıyor.Sis Din (Sistem Dinamiği-nba) yazısının sonlarda yer alan bölümler için söylüyorum.Çıkış noktasından başlayan bir yanlış ve ayrım oluşturamama var. İzleyen bölümde Kurum faaliyetini, değer yasası temelinde değerlendirmesi ise, büyük bir yanlış. Sonuç olarak her iki konunun ele alınışında teknik indirgemeci görüş ve eğilimlerde uç veriyor.

Beş; İçerik /biçim ilişkisi; politikaların geliştirilmesi ve taktiksel politikaların uygulanmasında yeni kurumcu (örgütçü-nba) tipinin olması gereken en önemli özelliklerinden biri olarak en çok üzerinde durulan konulardan biri olmuştur. Bununla birlikte kurumculuğun eski biçimle, salt kişilerle ilişki kurmak ve bir şekilde bir araya getirmek ya da salt bir kurumsal biçimin olmadığı, bunlara politik bir içerik kazandırılarak ancak kurumculuk yapılabileceği öğrenilmiş değildir. Ki bu genel çizgiyle yetinmeyerek alan politikaları ve özgül politikaların üretimini, kıvrımlara inmeyi, duruma göre değişiklik yapabilmeyi, farklı politikaları birbiriyle ilişkilendirmeyi ve tüm bunları kurum biçimleriyle birlikte düşünüp birleştirebilmeyi gerektirir.Bugün en ileri görülen çalışmalar dahi bu yönden geri ve boşluklar bulunuyor. En üst kurumcularımızın dahi bunu ne ölçüde kavrayıp uyguladıkları tartışılır. Kürümsel durumu,dar, hem de en dar biçimden başlayarak düzeltme ve bu şekilde düzeleceği görüşü, kafalarda öyle baskın hale gelmiş ki, düşünce ve uygulamada parametrik değişim gerektiren , uzun zamandır devci bir iç gerilim konusu olan, dönüşümün en önemli ve kritik halkalarından biri olan bu konu geriye itilmektedir. Oysa, bir parça pratik uygulama bu sorunu öne taşımaya yetti.Bir gözlem olarak söyleyeyim, sorunu biçime doğru en çok daraltan ve bunu da en dar biçimde içeriklendirenler, belirttiğime düşünce ve pratik olarak en uzak durumda olanlar. Dolayısıyla, sorunu en dar şekliyle kavrıyorlar./le. gazete ve dergilerdeki bu durum. Kuşkusuz günlük, haftalık proğram yapma zorunluluğu ve bunun gerektirdiği tempo yüksek gerilime yorgunluklara yol açıyor.Kalp krizi vakaları da gazetecilerde bir hayli yüksek Sigorta şirketlerine de yüksek bedel ödemek zorunda kalıyorlardır kesinlikle…. . /

Bu konu, ü. Değil ik. sonrası gündemimize girdi. Alan politikaları geliştirme, alan kurumculuğu, yeni kurumcu tipi vb ,üzerinde en çok durulan konulardan birisidir.İçeriği geliştirebilecek bir gelişim ve buna kilitlenip yoğunlaşma,üst bir düzleme çıkma olmayınca bir geçiş ve aşma da olmuyor.Bugünkü çalışmalarda eski biçim/ yeni biçim çelişkisinin açık biçimde belirdiği ekseni bu oluşturuyor.Genç kardeşler yeniye daha yönelimli.Yeni biçimlerde yaratarak alanı genişçe kucaklama arayışları daha güçlü.Hızlı kavrayıp hızlı uyguluyorlar.İç hazırlık ve fiks olma sürecini nispeten daha hızlı geçmişler. Tek tek de olsa bölgesel ilişkiler oldukça yaygın olarak önceden varmış, korunmuşlar. Dış çevreye açılımın başlangıcında ve en kritik evresindeler.İlk sinyaller güçlü değil. Politik içeriklendirme ise, açılım olabilecek iyi noktalar yakalamışlar, bununla birlikte zayıf. Diğer personel de stratejik yönelme, isteklilik ve çaba hiç az değil fakat bazı noktalara takılıp kalıyorlar ve eski tarz çalışmayı, dar pratikçiliği aşabilmiş değiller. Üstte belirttiğim türden sorunlar ve yönlendirmedeki zayıflık açıkça görülüyor. Bileşim, iç uyum yönünden tam oluşmuş ve gelişkin değil. Niyet ve yönelim olarak iyi diyeceğimiz yönler parça kavrayışlar düzeyinde kalıyor. Genişçe konuşuldu bunlar fakat, çözülmesi bir-iki konuşmanın ötesinde. Üstten bir kavrayış olmadımı ortaya çıkan yeni bir durum, bir olay onu doğru okuyup yerleştiremeyince başa döndürür. Kararlarda ısrar, yeniden anlatma, denetim, fiili müdahaleleri içeren bir devamlılık gerekiyor.

Kur. çalışmaları konusunda ne düşündüğüme gelince. Birincisi, bu tür çalışmalara başlanırken iç güçlerin ön hazırlığı gerekir. Bunu öyle çok fazla idealize etmeye gerek yok, her zaman aynı düzey ve yoğunlukta da olamaz , olması gerektiği kadarıyla dersek iş. (işçi) kesiminde çekirdek düzeyinde dahi geç başlamış ve halen geri bir düzeyde. Konunun önlerine bir anda konulduğu vb. söyleniyor. İç hazırlık ve dışa açılım süreçlerinin iç içe geçmesi ve bunları birlikte yürütecek bir düzey ve konuma sıçramada olmayınca bir karışıklık doğuyor. Daha üstten bir kavrayışı, komplike bir düşünüşü gerektiren bir durum bu. Bu düzeye çıkılamayınca /zihniyet dönüşümü gerektiren bir durumdur bu/, yeni önerilerin götürülüş biçiminin de artırdığı bir tepki (planladıkları, öncelik oluşturan çalışmaların aksayacağı, stratejik önceliklerin göz ardı edildiği vb.) doğuyor. Doğru ilişkilendirememekten ve çalışmanın sıkışmasından kaynaklanan görüşler bunlar aynı zamanda. İsabetli olmayan bir algılamayla üstün eski tarzı sürdürmesi olarak ta tanımlanabiliyor .Genç kardeşler işin iç hazırlık yönünü nispi bir gecikmeyle ve kısmi eksikliklerle geçmişler, sorun sonrasında . Açılımları, daha fazla kürümsel açılımlar olarak, iyi ve esnek biçimlerle düşünüyorlar.Bu esneklikle birlikte politik içerik zayıflığı ‘söz,yetki,karar üni bileşenlerine ‘ gibi yanlış bir slo. üretmeye de götürdü onları. Belirtince düzelttiler fakat özeleştirel bir düzeltme olmadı bu. İki;her iki alanında genel ve dönemsel , durumun ne olduğu ve sürecin ne yönde geliştiğinin, sorunların ve dinamiklerin neler olduğunun, bunlara bağlı olarak öncelikle nerelere ve nasıl yönelmemiz gerektiğinin ön bir çözümlenmesi yapılmamış. Nasıl yönelinmesi, yüklenilmesi gerektiğini ve hangi sonuçların alınabileceğini gösterecek olan budur. Bir kurult. koşullarının var olup olmadığının belirlenmesi açısından da ilk yapılması gereken iki şeyden biri bu nesnel analizdi. Kurul.lar, hedeflenen kesimlerin, kitle öncüsü diyebileceğimiz kesiminde bir arayış ve kaynama varsa, iki; kitlesel bir dalga halindeyken yeni bir evreye geçişin, geçememenin sancılarını yaşıyorsa ,üç;nispeten daha geri bir durumda söz konusu sınıf, kesim içerisinde subjektif yönden zorlayıp ileriye götüreceğin bir oluşumu yaratabilecek yeterlilikte gücün varsa başarıyla sonuçlandırılabilirler. Gençlik kitlesinin nispi farklılığı kısmi olarak daha farklı sonuç yaratabilir.750/1000 olabileceğini söylüyorlar.Sanmıyorum. Şu sıra orada biraz alan boşluğu da var, değerlendirilebilecek. Bunun dışında belirttiğim koşul ve durumların olmadığını düşünüyorum. Sınıfın durumunu somuttan anlamaya çalıştığım sorularımda oldu, içli dışlı olanlara. Dikkate değer bir olgu dışında söylenenler niyetlerdi. Seka ve 6 martı birleştirerek söylediğin gibi bir ‘kelebek efekti’ göremiyorum ben. Umarım yanılıyorumdur. O sayıdaki iki değerlendirmede abartılıydı. Bunlar yanıltır , gerçeklikten uzak beklentilere sokar ,sonrasında da kırılma yaratır. Analizlerimiz nesnel olmalı, subjektif yön ise, içerik, irade ve yönelimi kuvvetlendiren vurgularla işlenmeli.

Bu söylediklerime karşın, her şeyi daha geriye götüren, durağan uzun bir dönemden sonra çalışmayı yeniden başlatıp hareketlendiren yönü ve bunların güçleri belli düzeyde toparlayıcı oluşu daha önemli. Asıl olarak bu noktadan bakıyorum.

Altı; Süreç değerlendirilmesi ve taktiksel belirlemeler, tarihsel olanla dönemsel/kesitsel olanın birlikte değerlendirilmesi temelinde, daha açıklayıcı bir şekilde ifade edersek, dönemselin tarihsel olanla bağı kurularak, tarihselin içerisine yerleştirilerek yapılmalıdır. Taktik, stratejiyle her zaman ve her dönemde ilişkilendirilir. Burada söylediğim bilinenin ötesinde bir şeye işaret etmektir. Sistemin iç dönüşümü, üretim ilişkilerinde de bir dizi değişikliğe yol açıyor. Toplumsal yapı ve ilişkilerde, sınıfsal yapı ve ilişkilerde, güçlerin konumlanışında , düşünce biçimlerinde ve davranışlarda değişiklikler oldu, oluyor. Sınıfsal, sosyo-politik, kültürel çözümlemeler gerektiriyor bunlar. Bunları hesaba katmayan, gitgide daha derin çözümlemeyen taktiksel çözümlemeler, propaganda-ajitasyon içeriklendirmeleri statik kalır, etkisi de sınırlı olacaktır.(Yayınlarımızda yeni bazı ögeler ve yönelimde var fakat bugünü açıklayamama, yeterince açıklayamama alternatif geliştirmekte zayıflık, kalıplaşmış fikirlerin tekrarı daha baskın. Aslolarak yayın odaklı bir sorun değil bu zaten.teorik politik yönüyle de bütünsel bir aşma sorunu.) Dönem taktiği olarak ta, süreklileştirilmiş ve stratejik halkalara yönelen olağan gündelik çalışmayla güç toplama ve nesnel süreçler içerisinde doğan olanak ve fırsatların değerlendirilmesi ve gerilim ve çelişkilerin yoğunlaştığı yerlerdeki potansiyeli açığa çıkartıcı, önden karşılayıp sıçratmayı hedefleyen yer yer kampanya vb tarzı politik çalışmalarla, özgün yüklenmelerle etkin güç toplama …Biz yerelde, günlük olağan çalışmayı ve bunu süreklileştirmeyi öğrenmeliyiz.Bu olmadan sınıf ve diğer kitleler içerisinde kalıcı bir çalışma ve kurumsallaşma sağlanamaz. Kampanya düzeyinde bir hayli çalışma yürüttük ve bir hayli deneyde biriktirdik. Kitle çalışmamızın nispeten güçlü bir yönünü oluşturmaktadır. Sürdürmeliyiz de. Fakat , tek biçim haline getirmeden ve diğeriyle, süreklileştirilmiş günlük çalışmayla birleştirerek. Yürütüldüğü zamanda etki sağlayabilen kampanya çalışmalarının etkisinin kalıcı olamaması, süreklileşen ve kendisini kalıcılaştıran bir kitle çalışmasıyla birleşmemesindendir. Kitle hareketinin nispi, kesitsel ve kısa süreli yükselişleriyle hareketin çok daha yavaş seyrettiği (ancak, içinde olanın görüp müdahale edebileceği) yer yer iç içede geçerek birbirini izleyen gelişimi ve nispeten daha yavaş seyrettiği dönemlerin daha belirleyici olması, yerel, günlük ve uzun dönemli çalışmanın önemini artırmaktadır. Çalışmaların, sıradanlaştırılmadan yürütülmesi gereken bir çalışmadır bu. Bu olmadan, kampanya türü çalışmalar etkili olsa da, kalıcı ve sonuç yaratıcı bir etki oluşturulamaz. Her iki çalışma biçimini yürütebilecek, gerektiğinde birleşimli uygulayabilecek , bunda bir karışıklık görmeyen komplex düşünebilme ve müdahale gücüne sahip yeni tipte kad. ları da gerektirir bu. Hem o- hem o diyebilen personeldir bu. Hem o-hem o derken ya bu-ya o yu gözden kaçırmayan, ya bu-ya o derken de hem o- hem bu yu unutmayan bir personel olmalıdır bugünün personeli. Geçiş süreçlerinin ( hem tarihsel/dönemsel, hem de bizdeki) kaotik yapısı bunu daha fazla gerektiriyor.Bu süreçler basit, düz aşamalı ve doğrusallıktan çok uzaktırlar. Ve bunda kaos ve belirlenemezliği gören değil bilimsel öngörü ve kestirimde bulunabilen ve bizzat bu durumun içerisinde stratejik ve taktik halkalar oluşturarak, rota çizerek süreci belirleyebilme yönünde ilerleme güç ve yeteneğine sahip bir yapı olunmalıdır Yapının genel faaliyetinin biçimlenmesinin de, kadr politikasının da felsefi özü, zihniyet dönüşümünün temeline yerleştirilmesi gereken fikir budur. Kısacası aristocu mantığın aşılması ve her düzeyde diyalektik düşünüşün içerisinde taşıdığı dinamizme uygun uygulanması. Bu dönemde, bu koşullarda , bulunduğumuz durumda ikinci bir alternatif yoktur.

Yedi; Tartıştığımız konuya gelirsek, sizler açısından sorun, basitçe içeriğin önemini yadsımak değil.Verili durumun basıncıyla onun üstüne çıkamayıp biçimi, dar ve geri bir içerikle sınırlandırarak doğru olmayan bir aşamalandırma ile içeriğin geliştirilmesi sorununu sonraya bırakmak. Dar, geri, dev.ci bir iç gerilim ve dönüşüm için güçlü bir çekim oluşturamayacak olan bir yaklaşımdır bu. Kurumsal durumun bugünkü ihtiyaçlarının yeterli, bütünsel ve doğru kavranılışından uzaktır.Bugünü, tarihsel ve dönemsel, belli düzeyde çözümleyen, açıklayan bunların üzerinden yol gösterici bir eksen koyan bir içerik gelişimi ve bunun ifade edilmesi olmazsa biçimin gelişiminden, geliştirilmesinden söz edilemez. Biçim sadece biçim değildir. İçeriğinden ayrı bir biçim de yoktur. Biz eğer sadece kurumsal yapı ve işleyişi gerilemiş ve dağınık olan bir yapıyı, eskiden de aksak olan yönlerini de giderecek biçimde bir biçimlendirme arayışında olsaydık , belirtilen çerçeve yeterli olurdu. Biz dağınıklığı gidermek ve bunun gereği temel kurum ve normları oluşturma ve uygulamanın ilerisinde bir biçim arayışındayız. Gelişen, gelişmekte olan ve daha da gelişecek olan içeriğe uygun, ona karşılık gelecek bir biçim…Yeni ögeler de katmış olarak biçimi biraz daha ileriye götürmekle de olmaz bu. Bu şekilde kendi başına güçlü bir etki ve çekim yaratmaz, sağlayacağı yarar oldukça sınırlı olur. Hatta şu günkü durumda sorunu asıl görülmesi gereken yönünden ve bütünlüğüyle görmekten uzak tutar.

Politik bir yayının çıkıyor olması, içerikte böyle bir gelişimi daha zorunlu kılar.Teorik-politik bir eksen, politik yayın organının bugün ihtiyaç duyduğu perspektif açıklığını kazandırır. Ve yayının içeriği bir bütün olarak ileriye taşınır. Olmaması ise ters yönde sonuçlar üretecektir. Biz ise, doğru biçimiyle değil yan yollardan bunu aşmaya çalışacağız. Yaşam bizi beklemiyor ve bunu dayatacak…

Sekiz; Bir kürümün … gündemi, bu kadar dar, salt kendi durumundan çıkış alan bir içerikle sınırlanmış olamaz. Bir çok değişim ve sistemin iç dönüşümünün yaşandığı bir dönemde, her konu bu gelişmelerle birlikte ve ilişkilendirilerek açıklanması gerekirken böylesi dar bir gündem, ele aldığı konularda dahi açıklama, kavrayış ve uygulamada işlev kaybına yol açmasının ötesinde koşullar düşünüldüğünde bir değil birkaç adım geriye gitmek olur. İsteyelim ya da istemeyelim bu koşullarda yapılacak, yapılan …lar, tarihsel olmak zorunda. Bana, sana, ona ,bağlı olmaktan önce zamanın gereği olan bir şey bu. Bunu görürsün görmezsin, yakalayabilirsin yakalayamazsın, teo.,politik, kürümsel, pratik düzeylerde kavrar, çözümler, ona uygun bir duruş gösterir ya da göstermezsin, bunlar sonra gelir.Başardığın ölçüde o da tarihsel bir değer ve nitelik kazanır…

Dokuz;İki ve izleyen süreçte kendi konum ve durumumuzla ilgili düşünüşümüzde değişim ve bununla bağlantılı olarak taktik politikalar ve alan açılımını içeren politikalarda gelişim oldu.Bugünde sürmekte olan sorunlarla birlikte…Üç ise, kendi durumumuzun, dönemsel ve kesitsel olanın ilerisinde ve üstündedir.Üçe bakış açın yanlış. Ciddi bir geriye kırılma. Gerek teori ve politikalar, gerekse kurumsal gelişim yönünden ileriye doğru yürüyeceksek üçten çıkış alarak ileri yürüyeceğiz. Ne şu an ki durumumuz, ne üçle olan açı farkı, anlaşılmaması vb. bunu değiştirebilir.İsterse sıfır noktasında olalım, üç iddiasından, tutkulu bir şekilde oradan devam etme kararlılığından vaz geçtiğimiz an kendimizden vaz geçmiş oluruz.Sıradan bir hareket oluruz o zaman.Biz sorunlarla boğuşuyoruz, boğuşacağız da. Şu anda bizim yönelimimizi yakalayan bir başka yapı yok. Bu yoldan inatla ısrarla ilerlemenin dışında bir alternatifte yok. Çalışmalar gelişen bir içerikle yürütülmek isteniyorsa, değişen koşullardan dolayı ,bir çok konuda bugüne uymayan ve yetersiz kalan açıklamaları yinelemekten kurtularak çözümlemek istiyorsak atılması gereken adım budur.

Üç yukarda bir yerde duruyorsa bugünün dünya ve ülke düzlemi, pek çok yeni gelişmenin, iç değişim ve dönüşümlerin ortaya çıkarttığı düzlem bu olduğundandır.Açı farkı bizi zorluyor ve zorlayacak.İlerlemek ise ondan vaz geçmeden ilerlemek olacaktır.Bu noktada yapılacak olanlar teorik açılımı sürdürmek; teorik politik proğramatik bir hat geliştirmek; yeni ögeleri de içerisine katacağımız bir kürümsel inşa, kürümsel pratik çalışmanın öncekilerle bağlantılı olarak gelişen bir içerik ve biçimle yürütülmesi ve bunlarda sonuç alabilmek.Yakalanması gereken bütünlük budur ve bunların hiç birinden vaz geçemeyiz. Stratejik bilinçte soyut bir şey değildir; dönemsel ve güncel olanın tarihselin içerisinde kavranması, güncel olanın görevlerin bütünlüğü içerisinde kavranmasıdır.İlerletecek olan, iç çelişkimizi d. bir biçimde ileri yönde çözmemizi sağlayacak olan bilinçtir bu. Eğer içerisinden geçilen tarihsel dönemin zorlukları stratejik düzeyde bilince çıkartılmazsa çalışmaların her zorlanma ve tıkanmasında geriye doğru bir sorgulama yaşanacaktır. Hali hazırda bunun verileri de, psikolojisi de var. Somut çözüm bekleyişi, çalışmalarda sonuç alma ve bunları görme isteği güçlü ve bunları doğuran bir bölümü haklı nedenler var. Ayrıca hiçbir çalışma somut kazanımlar olmadan ve bunlar büyütülmeden ilerletilemez. İhmal edilecek , üzerinden atlanacak bir durum yok burada. Beklenti ve dikkatlerin toplandığı nokta da burası. Önceki geri kırılmalardan çıkartılacak sonuç, tarihsel stratejik bilincin derinleştirilmesi, bu dönemin ancak bu bilinçle ve bu bilincin günlük çalışmaya taşınmasıyla olacağının kavratılması olmalıydı. Sizin bunu görmeniz ve bağlantıyı da bu şekilde kurmanız gerekirken, en sıkı sarılmanın gerektiği konuda ve zamanda sizlerin düşüncesi geri kırılmış. Dağınıklığın, zorlukların artmasının, bu durumda toparlayıcı ve etkili olamamanın, moral bozukluğunun rolü anlaşılır.Buradakiler, sorumlulukları, rolleri , çabalarıyla, sorunlarla her gün yüz yüze olmalarıyla bu baskıyı üzerlerinde daha fazlada hissederler.Buna karşın bunun üstüne çıkılmalıydı. Uzaktan ve soğuk kanlı bir bakışla daha mümkündü bu. Sizler bunu yapabilirdiniz.

On;Yukarıdan aşağıya bu bütünlüğün kavranılması ve bu şekliyle bilince çıkartılması gerekir. Teorik,politik, kurumsal,pratik her düzeyde ve bunların birbirleriyle bağlantılandırılmasında bir biçimden daha üst bir biçime, daha üst bir kürümsel düzeye geçişte zorlanıyoruz. Aynı yoğunlukta olmamakla birlikte her düzeyde sorunlu, sancılı ve çelişkili bir geçiş olmaktadır. Önceki ve sonraki biçimlerin, eskiyle yeninin içiçe geçmesi ve yan yana bulunmaları bir dağınıklık ve biçim deformasyonuda çıkartmaktadır ortaya. Son yıllarda yaşanılan kurumsal yapıdaki çözülme ve pratik-siyasal çalışmadaki gerileme, varolan dağınıklık ve deformasyonu derinleştirdi. Kimi yönlerden eski düzey ve biçimlerin dahi gerisine düşürdü. Sorun, bu haliyle daha kaotik hale geldi. Bu ikili bir durumu da ortaya çıkarttı. Bununla birlikte son durumun içerisinden bakmak ciddi bir yanılgı oluşturur. Son dönemin kimi tahribatları ağır olmakla birlikte bunlar çözülebilir niteliktedir. Durumu kabullenmekten vazgeçilerek ciddi bir yüklenme yapıldığında bu durum aşılacaktır. Bu temel nitelikteki sorundan uzaklaştırmamalıdır bizi. İyi ve gelişkin açılımlara süreklilik kazandıramamakla, bunların tekil ve sınırlı örnekler olarak kalmasıyla, bir konuda ileri diğerinde geri olmakla da karakterize olan, gerilim ve atalete, kilitlenmelere yol açan eski tip bir çalışma yürütmek istememekle, daha ileri yeni tip bir çalışmayı gerçekleştirememekten doğan çelişki… Tarihsel ve güncel görevlerin kavranılışında ve yerine getirilmesinde bütün düzeylerde (teo.,politik,kürümsel,pratik) açıkça tanımlanması ve bilinçlere kazınması gereken iç çelişki ve dönüşüm eksenini bu oluşturur. Faaliyetin her bir cephesinde daha geri veya daha ileri olan yan ve yönler olduğu gibi, tek tek her birimizde de değişik düzey ve bileşimlerle, iç içe geçişlerle var olan, yaşanmakta olan bir çelişkidir. Eski, önceki biçimler sürmekte fakat sürdürülmek istenmemektedir. İleriye doğru –son yıllardaki gerileyen durum içerisinde dahi- çözülme halindedir. Yeni ise, tarihsel dönemsel kavrayıştaki derinleşmeyle birlikte zihniyet değişimi, bunu izleyecek ve iç içe gelişecek olan kürümsel gelişim, somutlaşmış proğramatik gelişim ve pratiğin farklılaşmasıyla egemen olmadığı gibi, belirimleri de tekil, birbirinden kopuk, belirginleşip süreklileşmemiş, zayıf ve sınırlı düzeydedir. Bu durum yapının bütününde ve her personelde durumun kavranılışından başlayarak konumlanış, sorumluluk algılayışı ve yönelime göre farklı düzeylerde bir iç çelişki yaratmaktadır. Ve bu da , ya d. bir iç gerilim nedenidir – ve ancak bu şekilde kavranılırsa d. bir çözüme ilerlenir- ya da geriye doğru çözülme nedeni. Ancak bu çelişkinin açıkça belirlenmesi ve içeriklendirilmesi bir devinim yaratır. Her alandaki ve her düzeydeki görevlere yönelik olarak, bütün güçleri içerisine çekecek bir iç hareket yaratacaksak bu ekseni belirleyip buna göre bir perspektif oluşturmalıyız. Önderlik gelişimi ve bu gelişime temel olacak kavrayış gelişimi her düzeyde olmalıdır. Hem merkezi-bütüne yönelik olarak hem de alanlarda..Üstelik karşılıklı etkileşime dayanan birleşik ve genel bir düzey yükselmesi biçiminde olmalıdır. Bunu ise, bakış açısı ve kavrayışta bir gelişim sağlayarak ve diğer alanlara, her konuya doğru yayıp genişleterek sağlarız ancak. Bizim bir zihniyet dönüşümüne ihtiyacımız var; bir ufuk genişlemesi olmadan , güçleri buna yöneltecek, çekim oluşturacak, hatta zorlayacak bir perspektif sunulmadan bu dönüşüm gerçekleştirilemez. Güçlerimiz uzun zamandır böylesi bir değişimin gerekliliğinin farkındadırlar.Fakat sadece farkında olmak bilinç yönüyle geri bir düzeye karşılık gelir ve bir dönüşüm için yeterli olmaz. Hele gereken yüksek bir sıçramaysa, öte yandan geriye çeken pek çok bağ varsa…Hali hazırda sorunu doğru kavramaktan ve kendileriyle dolaysız biçimde ilişkilendirmekten uzaklaştıran yeni ögelerde eklenmiştir.

Zorlayacak ve çekim oluşturacak , ufuk genişlemesi sağlayarak zihniyet dönüşümü için bir dinamizm yaratacak, her y.ın kendi konum ve durumunu daha iyi görmesine, ölçüp biçmesine, yeniden hedeflendirmesine ve yeni konumlandırmaların doğru yapılmasına olanak sağlayacak, tüm bunlar için ana çekim gücünü oluşturacak, motor rolü oynayacak bir öneride bulundum. Sizler, fikri anlamaya kavramaya çalışmak yerine hemen karşı çıkma gibi bir tutum içerisine girdiniz. … y ın (Yusuf kastediliyor-nba) karşı çıkışı doğru olmayan, doğru ilişkilendirmeler kuramayan ve durumu içerden kavramayan bir bakış açısından ve bir dizi yan gerekçeden kaynaklanıyor.(yan gerekçelere konunun aslıyla ilintili görmediğim için girmiyorum. Konuşuruz onları da. Dağıtıcı ve bastırıcı bir üslup kullanıyorsun. Bunu bir tarza dönüştürdüğünün farkında mısın? Beni etkilemez, nedenleriyle ve y.ca da anlarım. Ama karşı tepkiye dönüşüyor. Bazıları söylüyor, bazıları söylemiyor. İtici ve demoralize edici oluyorsun. Doğru ve haklı olduğun konularda dahi …Senden bekledikleri daha kapsayıcı ve üste çıkabilen bir tutum olmuş hep. Yer yer bunun hayal kırıklığını yaşamışlar.) Diğer bazı y. lar zaman ve alınmış bir kararın varlığını öne çıkardılar. Bazıları da sustular. O kararın benimle birlikte alınmış bir karar olmadığı ise unutuldu. Konunun gerekliliğini, dayatıcı hale geleceğini gördüğümden bence çok daha kapsamlı ve teorik alt yapısı da geliştirilerek işlenmesi gereken bir konuyu sınırlı biçimde ama bize bir dayanak ve yön kazandıracak biçimde ve sizden pozitif katkı isteyerek hızlı bir şekilde çıkarmayı önerdim.Üstelik bir durum belirsizliği yaşar ve diğer sorunları kendi kendimize çözmek gibi bir durumla da karşı karşıya bırakılmışken. Bunlarda düşündürücü ve uyarıcı olmadı…

Düşünce ve önerimin doğru olduğunu düşünüyorum. Çok net ve kesin. Her yeni gelişme bunu doğruluyor ve doğrulayacak. Bunların sıkışma ve baskısını da yaşayacağız. Sizlerin belirlediği çerçeve bir yıl önce olsaydı bence yine asıl sorunu ıskalar fakat belli düzeyde toparlayıcı ve biçimlendirici olurdu. Bugünün ise bir hayli gerisinde. Konuyu önerdiğin biçimde … (delegeler-nba) düzlemine götürüp götürmeme konusunda henüz kararımı vermedim. Düşüncem sizlerle tartışmak ve fikir ve yön birliği oluşturup diğer y.da tartışıp zorlayarak ikna etmekti. Bunun zor olacağını daha ilk konuşmada anlamıştım ama belki bir, iki, üç y. dışında ikna edeceğimden de emindim. Duvarı siz ördünüz. Konuyu her düzeyde tartışmaya hazırım. Bu yapı buna hazır mı, hatta sizler hazır mısınız, sonuçlarıyla birlikte soruyorum ve düşünüyorum bunu.(abç)

Daha önce, siz bir metin hazırlamışsınız durumu açıklayıcı bir metin olmadığı yönünde y.ların eleştirisi olmuş ve doğru bulmadığım bir biçimde geri çekmişsiniz. Sonra buradan yazılan ( durumun olduğu gibi, ayrıntılı ve dürüst bir açıklaması. Bunun ötesine de geçemeyen bir metin.) sizinde belli yönleriyle onaylayıp kimi yönlerine katılmadığınızı belirttiğiniz metinler var.İkisinin birlikte okunmasının etkisi ise olumsuz olmuş. Yapı hazır mı, sizler hazır mısınız derken ve tüm sonuçlarıyla birlikte değerlendirirken bunları düşünüyorum.Durumun, koşulların, sıkışmaların ortaya çıkarttığı yanlış bir düşüncenin yanlışlığını göstermek, ortak bir düşünce ve psikoloji oluşturduğundan biraz zaman alır ama çok uzunda sürmez.Ama, benim sizleri kazanma sorunum var…Şu ana kadar çıkanın ne olduğunu, ne olacağını bilmiyorum, ifade edilenlerden çıkardığım ise bir düşünce karışıklığının olduğu. Buradaki beklenti ise bir an önce tamamlanıp gelmesi, hatta şimdiye dek gelmiş olması. Kimisi için bu beklentide kalmamış. Bu sıralar gelirse onun üzerinden konuşur bir sonuca götürmeye çalışırız. Kurumsal durum üzerine son dönemin çalışmalarını da içerecek şekilde gözlem ve değerlendirmelerimi uzun olarak yazdım. Sizler içinde daha içerden bakabilme ve değerlendirebilme imkanı olur. Kürümsel düzeyde de süreç bağıntısı ve eksen bu olmalı.Yeterince açıklayıcı olduğunu düşünüyorum.

Uzun mektubumu bitiriyorum. Uzun zamandır yazmayınca ve de görmeyince özlem, deniz oluyor. Sevgiyle kucaklıyorum. Kendinize iyi bakın.