Kasım 2003

KASIM 2003

  • (Bütün MK ve KÖM üyelerine)
  • Bu iletideki bütün kodlamalar, ilk gözağrısı 61’e göre yapılmıştır.

Yoldaşlar,

I-) Üzerinde duracağımız ilk konu, yine iletişim(sizlik) sorunu olacak. Çünkü, korkunç yıpratıcı ve sinir bozucu olmanın ötesinde, kafamızda yanıtını bulamadığımız bir dizi soru işareti de yaratan bir kopukluk yaşıyoruz. Geldiğini geçen hafta yine binbir macera sonucu öğrendiğimiz, fakat henüz elimize geçmemiş olan bir ileti dışında 5 AYI AŞKIN BİR SÜREDİR SİZLERDEN ve ÜLKEDEN DOĞRU DÜRÜST HİÇBİR HABER GELMEDİ. Ne olup bittiğine dair bilgimiz yok. Periyodik yayın organının satır aralarından sonuç çıkarmaya çalışıyoruz.

Çeşitli kanallardan defalarca ilettiğimiz uyarı ve eleştirilere rağmen böylesine koyu bir karanlık içinde tutulmamızı ne anlamak ne de açıklamak mümkün. Yaz boyunca, 3 ayrı kanaldan sizlere olabildiğince geniş bilgi ve not gönderdik. Hacı Baba konusuna (konf -nba) ilişkin önerilerimiz de içinde olmak üzere çeşitli konularda “acil yanıt” beklediğimizi özellikle vurguladığımız sorularımız oldu. Kullandığımız bu kanallar, günlerce orada kaldıkları, bunların dışında da bizlere not gönderebileceğiniz imkanlar doğduğu halde hiçbiri değerlendirilmedi. Sadece bir kanaldan sözlü olarak “Ekim ayı içinde bir ileti gönderileceği” mesajını aldık, o kadar. O ileti de şu an itibariyle elimize geçmiş değil. Bu neden böyle oluyor? Neden bu denli tecrit edildik, anlayamıyoruz. Takip ve güvenlik de içinde olmak üzere, ileri sürülebilecek hiçbir gerekçe bu konuda sergilenen bu boyuttaki bir duyarsızlığı haklı gösteremez.

Her şey bir yana, biz şu devirde aramızdaki iletişim sorununu dahi çözemiyorsak, diğer sorumluluklarımızın ve iddialarımızın hakkını nasıl ve ne ölçüde veriyoruz ve verebiliriz? Özellikle bizim özgülümüzde GÜÇLERİMİZİN MORALİNİ EN FAZLA BOZAN, EN BÜYÜK YIPRANMA ETKENİ, EN BASİT İŞLERİN ÇÖZÜMÜNDE DAHİ SERGİLEDİĞİMİZ BECERİKSİZLİK ve BUNUN YARATTIĞI GÜVEN EROZYONUDUR. Bize yaşatılan gerilimden yola çıkarak, orada işlerin ve ilişkilerin nasıl ve ne ölçüde yürütüldüğüne dair kafamızda çok ciddi soru işaretleri uyanmış durumda. İşler ve ilişkiler böyle gidecek olursa, bütün riskleri göze alarak geri dönmeyi düşünecek hale getirdiniz bizi.

Örgüt olarak bugün bizim acil olarak çözmemiz gereken en temel sorun, ne yayın çıkarmak ne yazı yazmak ne şu , ne bu… Bunların önemini ve gerekliliğini yadsıma anlamında değil ama, bunlardan da önce örgüt gibi örgüt olmaya ihtiyacımız var. Çevreciliğe, ilkelliğe, amatörlüğe karşı bugüne dek yapmadığımız çözümleme, söylemediğimiz söz, bu yüzden yaşamadığımız kriz kalmadı. Bütün bunlara rağmen, örgütün en üst yönetici organı düzeyinde bile hala bir iletişim sorunu yaşıyor ve bunu çözemiyorsak, bazı şeyleri oturup yeni baştan ele almamız gerekir kanısındayız.

Buraya geldiğimiz zaman ilk ve en çok karşılaştığımız yakınma, “Bugüne dek ülkeden yeteri kadar beslenememek, onun yönlendiriciliği ve denetiminden yoksun bırakılırken sürekli ve sadece bir para kaynağı olarak görülmek” yakınmasıydı. Yoldaşlar, büyük bir iyimserlikle, “Neyse artık siz de geldiğinize göre, bu tekyanlı isteme ilişkisi ortadan kalkar” beklentisi içindeydiler. Ne acıdır ki, durum değişeceği yerde biz de aynı çaresizlik ve tekyanlılığın tutsağı haline getirildik. Bunun bizim üzerimizdeki yıpratıcı etki ve sonuçlarından da vazgeçtik, gerek bu alanda gerekse -öyle tahmin ediyoruz ki- ülkedeki yoldaşlar üzerinde nasıl bir etkide bulunduğu hiç düşünülüyor mu? Bugün derinleşen tasfiyeciliğe karşı devrimci örgüt fikrini ayakta tutmaya çalışıyoruz; ama bu durum en temel kadroların kafasında bile “Örgüt var mı?” veya “Örgüt ne kadar örgütlü?” sorgulamasını yaratıyor. Buna kimin, ne hakkı var? Biz MK düzeyindeki ilişkilerde dahi asgari bir örgütlülüğün temel gereklerini bile yerine getirmedikten sonra, tasfiyeciliğe karşı gerçekten de çok derin, çok anlamlı, çok isabetli çözümlemeler yapıp yayınlasak ne olur? Örgütün hedefleri doğrultusunda tüm örgüt mekanizmalarını işletip yönlendirmesi gereken organın kendisi “iletişimsizlik” nedeniyle işlemiyorsa, bundan daha önemli ve öncelikli başka hangi iş ve uğraş olabilir? Üstelik, bir an önce sonuca bağlanması gereken Hacı Baba sorunu gibi bir sorun gündemde ve bu her zamankinden daha yoğun bir iletişim ve görüş alışverişini gerektiren bir süreç. Bu sürecin içeriğine ve örgütlenmesine dair yaptığımız önerilere dahi aylardır yanıt alamıyoruz. Bundan daha büyük bir çevrecilik ve ciddiyetsizlik olabilir mi?

Aslında bu konuda daha sorulacak çok soru, konunun birçok boyutu var. Fakat sözü fazla uzatmadan aşağıdaki sorularımıza sizlerden en kısa zamanda, net yanıtlar bekliyoruz:

    1. Bugüne kadar sizlere o kadar not, bilgi ve haber gönderdiğimiz halde bizimle neden düzenli bir ilişki ve iletişim kurmuyorsunuz?
    2. Son bir yıldır size, 7-8 kez özel kurye gönderdiğimiz, bunun dışında başka gelip gidenler de olduğu halde, özellikle yaz döneminde çıkan imkanlar neden değerlendirilmedi?
    3. İnternet üzerinden haberleşme imkanı, arada bir o da sadece para istemek için kullanmanın dışında neden kullanılmıyor? Eğer bunun gerekçesi takip ve güvenlik ise, gidip geldiğiniz başka şehirler, ilişkiler, internet bağlantısına sahip ev ve işyerleri üzerinden dolaylı biçimlerde attachement yaptırtmak çok mu zor?
    4. Sırf sizin bizi arayabilmeniz için özel bir numara ve özel bir cihaz aldığımız ve bunu da size ilettiğimiz halde, telefon imkanı niye kullanılmıyor? (Telefonu sizin bizi aramalarınız dışında hiçbir biçimde kullanmadığımız için, o numara bir ay önce iletişime kapatılmış. Siz bizi aramadığınız için biz de bu durumu daha sonra, yakınlarımız üzerinden gelen dolaylı bir haber üzerine farkettik. Şimdi yeni bir numara edindik. Önümüzdeki bir hafta içinde aktive olacak. Numara şu: (…) Bizimle iletişim kurabilmek için kendi cephenizden ne yapıyorsunuz? Örneğin, acil durumlarda size ulaşabilmemizi sağlayacak bir telefon/bağlantı kanalı bugüne kadar neden yaratılamadı?
    5. Bize yazılı bir biçimde ulaşabileceğiniz güvenilir bir adres gönderdik. Sizin bize gönderdiğiniz adresin şifrelemesinde bir karışıklık olduğu için tam çözemediğimizi, çözdüğümüzden de emin olamadığımızı birkaç kez ilettiğimiz halde buna da bir açıklık getirilmedi. Bundan dolayı biz size mektupla ulaşamıyoruz. Ancak siz bize elinizde adres olduğu halde neden yazarak ulaşmıyorsunuz? (Bu arada o iletinin bu denli gecikmiş olması pek hayra alamet değil. Umarız adresin yazımında bir karışıklık olmamıştır. Yoksa adresin sahibi güvenilir bir dost ve bizim kendisini zaten sık sık yoklamamız dışında bir şey gelirse bize hemen haber verecek biri. Onun için bu iletinin elimize geçmemiş olması ihtimalini dikkate alarak bir kopyasını MUTLAKA bu gelen kuryeyle göndermenizi istiyoruz.)

İletişim konusuna ilişkin bu sorularımızın yanıtlarının dışında, ülkedeki durum, temel kadroların ve organların durumu, hangi alanlarda ne gibi gelişme ve sorunların yaşandığına dair bilgi, vb. vb. hakkında bugüne dek defalarca yazdık, fakat yanıt alamadık. Her şey bir yana, Hacı Baba’ya dönük olarak hazırlanması gereken rap sırasında bu bilgilere ne denli ihtiyaç olduğu açık ve ortada. Onun için, en kısa zamanda ülkedeki durumun bütününe ilişkin ayrıntılı bir rapor bekliyoruz.

II-) Sizlere ekte Hacı Baba’ya dönük olarak hazırladığımız genel rap’un üç bölümü ile YD çalışmasına ilişkin karar tasarısı taslağını, ayrı ayrı dosyalar halinde gönderiyoruz.

YD karar tasarısından da görebileceğiniz üzere, özel gündem maddesi olmasında gerek gördüğümüz konulardaki tasarıların, sözü fazla uzatmayan kısa ve vurucu metinler olmasının daha işlevli olacağı görüşündeyiz. Taslak onun için kısa tutulmuştur. Sizlerden gelecek değerlendirme, eleştiri ve öneriler ışığında son şekli verilir.

Rap’a gelince, baştan beri bunu 5 ana bölüm olarak düşündük. Birinci bölümde, dünyanın genel durumu, bunun öne çıkan çizgileri ve sosyalizmin güncelliği başta olmak üzere bunlardan çıkarılması gereken sonuçlar; ikinci bölümde ise, Türkiye’nin geçirmekte olduğu sancılı ve çoğu kez gündelik ‘alışılagelen’ siyasi çekişmeler görünümü altında kendisini dışa vuran değişim sürecinin bazı ana çizgileri üzerinde durarak bunlardan çıkarılması gereken sonuçlar üzerinde kısaca durma niyetindeydik. Bu niyet ve düşüncemizden hala vazgeçmiş değiliz; ancak gerek yaşadığımız konsantrasyon sorunları gerekse peşpeşe gelen kimi acil meseleler nedeniyle geniş notlar biçiminde hazırlanmaya çalıştığımız bu bölümler ile 3. bölümün sonunda bir alt bölüm olarak yer vereceğimiz ÖO sürecinin genel değerlendirmesini kaleme almaya vakit ve fırsat bulamadık. Şimdi sizlere gönderdiğimiz bölümler ise, bunların arkasından gelecek 3, 4 ve 5. bölümler olarak planlandı. 3. bölümün sonunda yer vermeye çalıştığımız ÖO sürecinin değerlendirilmesi başta olmak üzere bütünü ortaya çıktıktan sonra hepsini, gönderdiğimiz bölümlere ilişkin sizlerden gelecek değerlendirme ve eleştirileri beklerken tekrar elden geçirip yoğurma düşüncesindeyiz. Tabii bu bölümlerin herbirini kaleme alırken, bazı konulardaki bilgilerimizin ‘zaman tünelinde’ kalmış olması ve sizlerle daha canlı bir iletişim içerisinde olamamanın sıkıntılarını fazlasıyla yaşadık. Taslaklara ilişkin söyleyeceğimiz son şey, bölümlerin ve rap’un bütününün TDH’de alışılageldiği haliyle olay ve olgu anlatımına dayalı kronolojik bir tarihsel özetleme düşüncesinden kendimizi olabildiğince uzak tutmayı esas aldık. Dile getirdiğimiz bazı tespitler tartışmalı ve isabetsiz bulunabilir; özellikle bazı yönlerde şu an kendisine doğrudan ulaşma şansımızın olmadığı yoldaşla enine boyuna konuşup tartışamamış olmanın sıkıntısını fazlaca hissettik (hoş, sizlerle de tartışabilme imkanını doğru dürüst bulamadık ki!..). Hem bu nedenle hem de konuları gereksiz yere daha fazla yaymama düşüncesiyle olabildiğince ‘dengeli’ ve ‘ortalama’ bir hat tutturmaya çalıştık. Rap taslağı, diğer karar metinlerinden farklı olarak öncelikle KM düzeyinde tartışılıp ortaklaştırılması gereken bir metin olduğu için, bu bölümlerle ilgili olarak KM ve KÖM üyesi yol.ların dışındaki katılımcılara son hali verilmedikçe açılmamalı. Diğer karar tasarıları ise, sadece belirli bir organın değil bütün katılımcıların kolektif iradelerinin ürünü metinler olma özelliğini taşıdıkları için, hem de zamandan tasarruf sağlamak amacıyla bunların tartışılması, öneri ve değerlendirmelerin toplulaştırılması süreci hemen işletilmeye başlanabilir. Zaten bu konuda yeteri kadar gecikmiş durumdayız; üstelik iletişim hızımız da ortada, onun için karşılıklı olarak iletilen metinlere dair görüş ve önerilerin belirlenmesi süreci, EN ÖNCELİKLİ İŞ olarak ele alınıp yürütülmeli.

Yöntem konusunda baştan beri gönlümüzden geçen “hiç olmazsa ara bir formül” olarak düşündüğümüz oradaki eğilimleri, önerileri ve ruh halini dolaysız yansıtacak bir temsil heyetinin geçici süreliğine bu taraflara alınması işini çözebilecek gibi görünmüyoruz. Bu durumda geriye, “tele yöntem” yani karşılıklı yazılı iletişim kalıyor. Sizlerin koşullarını da dikkate alarak, hem bizim şimdi ilettiklerimiz üzerine oranın görüşlerini almak hem de eğer elimize geçecek olursa sizlerden gelmiş olabilecekler üzerine buranın görüşlerini iletmek üzere önümüzdeki ayın ilk günlerinde yeni bir kurye daha göndermeyi planlıyoruz. Onun için hazırlıklarınızı buna göre yapın. Karşılıklı görüş ve eğilimler belli olduktan sonra, kısa zamanda sonuca gitme imkanımız belirecek olursa, önümüzdeki ayın sonlarına doğru yapılacak görüş teatilerinin ardından bu süreci noktalayabiliriz. Yani her halükarda, önümüzdeki ayın sonlarında yeni bir kurye daha göndeririz.

Orada siz nasıl bir bileşim belirlediniz henüz bilmiyoruz. Ama daha önce de ilettiğimiz gibi, bu konuda fazla tutucu ve darlaştırıcı olmamak gerekir görüşündeyiz. Güvenilirlik ve güvenlik bakımından sürece katmakta mahzur olmayan temel güç ve kadroların olabildiğince geniş bir katılımını hedeflemeliyiz. Bu açıdan nasıl bir bileşimi belirlediğinize dair somut bilgileri gönderdiğiniz iletide umarız bulabiliriz. Daha önce buradan sadece YDK’nın yeterli olacağı görüşünde olduğumuzu belirtmiştik; fakat hem YDK üyelerinin gitgide daha yakından görme imkanına kavuştuğumuz performans ve pratiklerine bakarak hem de bunun dışında, bizzat kendilerinin örgütü sahiplenme ve örgüt adamı olarak duruşlarındaki netliğe bakarak, bizim arkamızdan buralara gelen iki yoldaşın da bu bileşimi katılmalarının doğru ve yerinde olacağını düşünüyoruz. Sizlerin bu konudaki görüş ve değerlendirmelerini de acilen bekliyoruz.

III-) Buralarda şu anki durum ileriye dönük zorlanma ve gelişmelerle aslolarak devrimci enerji zayıflaması nedeniyle eski çevreci tarz ve alışkanlıklarda ısrarların iç içe geçtiği bir ‘geciş dönemi’ özelliği sergiliyor. Oralarda da olduğu gibi asıl sorun, eskilerin darlıkları ve yorgunluklarında, yani tepede. Bugüne dek rutinleşmiş olanın birazcık dışına çıkıp az çok anlamlı bir şeyler yapma çabaları, daha ilk anda bu duvara çarpıyor. Bunun beraberinde getirdiği en yıpratıcı sonuç ise, bu yeni yönelim ve çabaların başında ve arkasında durma zorunluluğunun çok fazla zaman ve mesai gerektirmesi. Fakat bu adımları dahi bir an önce atmayacak/atamayacak olursak, durduğumuz yerde “çürüme” de kaçınılmaz. Onun için belli bir çark ilk hızını alana kadar bu tutum ve iradeyi gevşetmemenin her şeyden daha öncelikli ve önemli olduğunu düşünüyoruz. Tabii bu yine basitçe bir “pratiğe dalma” hevesi vb. şeklinde yorumlanmasın. Derginin beslenebilmesi de, bizleri de şimdiden burada boğmaya başlayan mali sorunların çözümü de, doku yenilenmesi için şart olan az çok tutunulabilecek yeni güçlerin kazanılıp ortaya çıkarılabilmesi de, vb. vb. buna bağlı. Yoksa, işler eskisi gibi de gitmez ve gitmiyor zaten; çok uzak olmayan bir gelecekte her yönüyle tam bir iflas bayrağı çekmek bir yerde kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkacak. Eskilerin darlığı, 20 yıl öncesinde kalmış nostaljileri, sergiledikleri ruhsal yorgunluk kelimenin tam anlamıyla gerçekten ürkütücü boyutlarda. Aşırı yüklenmeden kaçınarak, heveslendirip ikna temelinde dönüştürmeye çalışarak, tatlılığa öncelik veren tatlı-sert yöntemlerle ileriye çekmeye çabalıyoruz ama… aması var işte. Yine de umutsuz değil, tersine umutluyuz. Öncelikle ve özellikle şu gettolaşmayı, uluslararası süreç ve gelişmelerden kopukluğu ve sosyalizmi neredeyse unutmuş çok sınırlı devrimcilik anlayışını bir yerlerden bir biçimde olsun kırabilirsek her yönüyle sıçramalı bir gelişme ve yeni olanaklar önümüzde uzanıyor. Buralar bu yönleriyle tam bir imkan denizi, fakat bu deniz resmen kurutulmuş. Para konusunda bile kaçırılan fırsatlara yanmaktan vazgeçtik, asgari ihtiyaçlarımızı karşılayacak bir düzeyin dahi çok gerisine düşmüşüz. İşin kötüsü, nereye elini atsan elinde kalıyor. Sizlerin bu konudaki bunalımına son aylarda çare değilse bile, yatıştırıcı dahi olamayışımızın nedeni bu. Üzerinde durduğumuz 2-3 imkan var; ama en iyimser haliyle bile bunlardan sonuç alabilmek birkaç ay gerektiriyor. Tabii, başlangıçta bize çizilen pembe tabloların altından yine yeni grilikler çıkmazsa…

Esasında Ekim sonu itibariyle sizlere YDK’nın genel rap’u ile ÜK rap’larını göndermemiz gerekiyordu. ÜK’lardan gelmesi gerekenler geldi ama, sağolsun YDK’mız böyle bir sorunu sorun etmediği için kendine düşeni henüz hazırlamadı. Bu ay sonlarında alabileceğimizi düşünüyoruz. Genel durumu o zaman oradan da görebilirsiniz.

Buradaki gazeteyi öyle fantezi olsun vb. düşüncesiyle değil, 2-3 pörsümüş ilişkinin sınırları içinde dönenip durulmaktan çıkılsın diye çıkarıyoruz. Yani, kitleleri örgütlemeden de önce -tabii ki bir amacı da bu- kendi güçlerimizi bu açılıma da zorlayacak ve öncelikle onları az çok anlamlı işlere seferber edebilmek için “kendimize dönük” çıkarıyoruz. Seçki’nin ilk sayısı da elinize geçmiş olmalı. Ocak’ta bu kez tasfiyeciliğe karşı yazıların toplandığı 2. sayıyı çıkarma hazırlığındayız. Bu araç da, bizi özellikle eylemlerden tanıyan yabancı güçlerin “kardeşim siz kimsiniz, neyi savunuyorsunuz?” sorularına yanıt verebilmek için gerekliydi. Çünkü güçlerimiz içinde doğru dürüst dil bilen, ilaç için bir kişi bile yok.

İnternet sitesi ise, bütün detaylı planlama ve uyarılarımıza rağmen bu işin örgütlenme ve koordinasyonu sorumluluğunu verdiğimiz YDK üyesinin kendine özgü “rahatlığı” ve “genişliği” nedeniyle istediğimiz gibi olmadı. İçerdiği boşluklar ve bizim de görünce haberdar olduğumuz gaflar nedeniyle, kaldıralım dediğimiz taşı ilk anda ayağımıza düşürdüğümüz bir görüntü çıktı ortaya. Ama bu boşlukları hızla gidererek onu işlevli ve etkin hale getirebileceğimizi ve getirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu arada, Hacı Baba’nın hemen ardından, MYO’yu da onun üzerinden yayınlamaya başlamak üzere şimdiden hazırlanmalıyız. Orası, bize dair hem siyasal yönlendirme hem bilgi ve başvuru kaynağı, hem de ihtiyacı olan herkesin kolayca ulaşabileceği el altında bir arşiv özelliğini kazanmalı. Dil ve teknik deneyim bakımından da bir ‘hazırlık okulu’ haline getirebilirsek, oradan ve buradan oluşturacağımız ekipler aracılığıyla, önümüzdeki sonbahara doğru bianet, sendika.org, antimai.org, vb. türü bir internet gazeteciliğini hedeflememiz gerektiğini düşünüyoruz. İnternet sitesindeki boşlukları hızla doldurabilmemiz için, elinizde bulunan doküman, bilgi, belge, görsel malzeme, vb.’lerini bize bir an önce ulaştırmanızı bir kez daha hatırlatıyoruz.

IV-) Buraya transfer edilmesi gereken yol.larla ilgili olarak, sizden olabildiğince farklılaştırılmış (makyaj, vb.) fotoğraflarını bir an önce göndermenizi istemiştik. Ancak bunlar da gelmedi. Son durumlarını ve sizlerin nihai değerlendirmelerini bilmemekle birlikte, öncelikle ve acil olarak (…)nin iki değişik tipte 4’er fotoğrafını, BU KURYEYLE MUTLAKA göndermenizi istiyoruz. Bu işlerin organizasyonunda zaten yeteri kadar beceriksizlik ve hantallık sergileniyor burada. Kağıt üzerinde güya bir sürü bağlantı var ama iş icraata gelince, sürekli denetim ve ısrarlı kovalamalarımıza rağmen, sonuç almak ayları bulabiliyor. Bunun üzerine bir de sizden istediklerimiz gecikince, gavur ölüsü gibi ortada kalıyor bu işler. Burada özellikle, YD çalışmasının belkemiğini oluşturması gereken (…)’de (Almanya-nba) ‘belimiz kırık’. İmkan ve potansiyellerinin genişliğini düşününce buranın acil olarak ayağa kaldırılması gerekiyor. Bunun için de, kimi zaaf ve olası gerilemelerine rağmen (ortamın farklılaşması ve yakın ilgi/yönlendirme ilişkisi içinde bunları giderebileceğimizi umut ediyoruz) ör. kültürü almış bir-iki deneyimli kadro bu yüzden şart. Oralarda fazla işlevli olamayan güçleri bu ihtiyacı da gözönünde bulundurarak buralara kaydırmak bu yönüyle de akılcı olacaktır. Hatta kimilerini 6 ay 1 sene kadar buralarda değerlendirip tekrar güç kazanmalarını sağladıktan sonra geri göndermek bile mümkün olabilir. Bütün bunları dikkate alarak, bu konuda tutucu olmamak ve biçimci kaygılara kapılmamak gerekir. Bu konuda yeri gelmişken bir hatırlatmada daha bulunalım: Bizimle ilişki kurmadan yakın komşulara apartopar çıkış olmasın. Oralardan adam almak hem masraf hem de risk bakımından ülkeden almaktan daha zor ve zahmetli.

Bu arada, (…)ler kendi kafalarından (…)’e gelmişler. Bizimle bağlantı kurdular, fakat 2 ayı aşkın bir süredir bu taraflara almayı beceremedik. Üstelik, mecbur kalıp başvuruda bulunma zorunluluğu ve başka aksiliklerle de karşılaştılar. Yazışmalar sırasında edindiğimiz izlenime göre, ruh halleri ve iş yapma arzuları yerinde. Getirmeyi başarabilirsek, çok da işimize yarayacaklarını düşünüyoruz. Daha önce gelen biriyle sözlü olarak, “gelecek olurlarsa fazla yüz vermeyin” anlamında bir mesaj göndermiştiniz. Size yaşattıkları hayal kırıklığı dışında, ilişkilerde nasıl bir seyir izlendiğini bilemediğimiz için doğrusu hem anlayamadık hem de üzüldük. Bu konuda da bize düşünce ve önerilerinizi bir an önce iletmelisiniz. Ayrıca, onların hukuki durumunu ve özellikle ‘gazeteci’ geçmişlerini kanıtlayan her türlü belge, bilgi, başka yayın organlarında çıkmış haber, fotoğraf, vb.’lerini bize acilen iletmelisiniz. İnsanların başına bir kaza gelmemesi için bu çok önemli ve acil. Kendi imkanlarıyla ulaşıp temin edemiyorlarmış.

Bu notta yazacaklarımız bu kadar. Raporun düşündüğümüz 1. ve 2. bölümleri ile ÖO bölümünü ve eğer elimize geçecek olursa sizden gelenlere ilişkin görüşlerimizi, daha önce de söylediğimiz gibi en geç bu ayın sonlarında ya da Aralık’ın hemen başında göndeririz. Siz de bize iletmek istediklerinizi, bunu dikkate alarak zamanında hazırlamalısınız. Ayrıca, kuantumun durumu başta olmak üzere bütün mahkemelerin seyri, dışardakilerin hukuki durumlarındaki gelişmeler, ÖO’cu yol.ların sağlık durumlarındaki gelişmeler vb. konularında bizleri bilgilendirmeyi ihmal etmemenizi istiyoruz. Çalışmalarınızda başarı dileklerimizle bütün yol.ları büyük bir sevgi ve özlemle kucaklıyoruz. 5 Kasım 2003