F’den Y’ye ilk mektup

FUAT’TAN YUSUF’A İLK MEKTUP (2005 Şubat sonu/Mart başı)

Azizim Müştak,

Epeydir görüşemedik. İş-güç, çoluk çocuk derken haliyle biraz arayı açtık. Vallahi senle şöyle iyi donanmış bir masada parlatmaya hasret kaldım. Nasıl da fondip yapardık değil mi…

Şimdi artık arayı kapatalım diyorum. Fakat ondan önce şirketle ilgili bazı mali problemlerim var. Senin tecrübelerinden faydalanmak istiyorum.

Şirketin insan kaynakları ve hedef kitle araştırmalarıyla ilgili gözlem ve izlenimlerimi aktarayım önce. Çalışanların bir bölümüyle konuşabildim. Geriye kalanları da görmeye çalışacağım. Bu arada biraz rastlantılarla üç ayrı bölgeden bazı çalışanlarla görüşme olanağım da oldu. Şirketin asli çalışanlarını son birkaç yıldaki şirketin durumu, işlerlik ve aksamanın nedenlerini, bunlarla şirketin geçmişteki yapılanışı arasında bir bağlantının olup olmadığı, varsa neler olduğu; son dönemde şirketin gösterdiği yeni açılımlar, atılan adımlarla ilgili neler düşündüklerini; hiss. kurulu toplantılarından hangi sonuçları beklediklerini, çalışmanın önceki sürecinin değerlendirilmesi, bunlardan sonuçlar çıkartma, yeniden belirli bir biçim kazandırma ve hedeflendirmenin gerçekleştirilmesinin yanında başka bir hedefin olup olmaması konusunda ne düşündüklerini sordum. Sonuncusu, dünyadaki ve ülkedeki sektörel durumu gözönünde tutarak alternatif ve farklılaşan bir yanıt oluşturmanın nasıl olabileceği kapsamında bir soru idi.

Birinci konuda, şirketin geçmişteki yapılanışı ile kurumsal işlemezlikler düzeyinde ve yönetim kurulu düzeyinde yapılan hataların olduğunu belirtenler oldu. İki ayrı çalışan, biz de neoliberal dalgadan etkilendik dediler. Fe’lerle (F tipleri-nba) ilgili yürütülen çalışmalardan sonra bu türden çalışmalar gerçekleştirilmedi. Aktivite kaybı ve durması oldu, dediler. Bir çalışan, kolayına kaçıldı, parçalarla sınırlanıldı, herkes bir parçayla ilgilendi, bütüne yönelinmedi, taşın altına elin koyulmasından kaçınıldı, 12 sept. (Eylül-nba) döneminde de kimse işleri tasfiye edelim düşüncesiyle başlamadı, zor durumda kolay olana, sonra daha kolay olana yönelindi, bunun sonucu gelişti işlerin tasfiyesi, dedi.

İkinci konuda, yeni açılımlar, atılmaya başlanan adımlar bir hareketlenme, kısmi bir canlılık yaratmış. Bence de durağan bir dönem sonrasında bu açılım ve adımlar iyi oldu. Birşeyler yapmaya başladık, yapıyoruz düşüncesi var. Bununla birlikte, hemen ardından k.tay çalışmalarının bir sonuç verip vermeyeceği noktasında sorulu, negatif vurgulu bir yaklaşım görülüyor. Aslında bu anlaşılabilir. Fakat bu konu konuşulmaya başlandığında neredeyse ikinci, üçüncü cümleden itibaren bunun dile gelmesi biraz şaşırttı. Neyse, bu da anlaşılır ve açıklanabilir bir durum.

Hiss. Kurulu’ndan (Konferans-nba) ne beklendiği konusunda ise, çalışan güçleri biçimlendirip ne yapılacağı konusunda hedef ve yön kazandırsın yeter, diyen bir çalışan oldu. Öncelikli hatta bütün beklenti bu düzeyde. Bir sürünceme durumunun varlığı ve h. Kurulunun yapmış olduğu toplantıdan bir şey çıkmamış ve ne olduğu da anlaşılmamış olması, vb. beklentiyi bu noktaya, olabilecek en geri düzeye çekmiş.(‘Kendimize dair’ durumun açıklanmasından sonra çalışanlar nedenler ve durumun aşılması konularında düşünsel bir aktivite içerisine girebilirlerdi.dar eleştirel biçimiyle ‘yukardan görme’ ve ‘yukardan bekleme’ geleneksel tutumu sürüyor.) Daha genel ve geniş bir perspektif içerisinde düşünme, şirketin politik-str.jik yönelimini içeren kimi unsurların bir şekilde tespiti gibi konular, düşünce alanında dahi şu anda yer almıyor ya da ileriye bırakılmış. Bu konuyu çalışanlara soru düzeyinde yönelttim sadece. İçeriğine girmedim. Süreya bey (Can/Teo.-nba) ile bir düzeyde, Yasemin hanım ( Bahar-nba) ile genişçe konuştum. Yasemin Hanım bu ikinci bölümün şimdi gündemleştirmesine karşı olduğunu söyledi.

Gördüğüm kadarıyla genel düşünce ve belirlenim de bu yönde. Şirketin son dönemi ve içerisinde bulunduğu durumdan ve bundan kaynaklanan birtakım zorunluluklardan çıkarsanan, bununla birlikte kanımca fazlasıyla geri bir düzlem bu. Bulunulan durum düşünsel ve psikolojik bir basınç oluşturmuş ve genel bir düşünce hali çıkmış ortaya. Birinci konu, şirket çalışanlarına çekidüzen verme, yön ve hedef belirleme, hayati önemde. Halihazırdaki durumda çevresel bir yapı ve çevreselliğin ortaya çıkardığı şekilsizlikler, form bozulmasının düşünce ve alışkanlıklarda yarattığı tahribat baskın , hatta bu sürec uzamış olduğundan, bir anda gelince çok net bir şekilde gördüğüm, çalışanların farkında oldukları-olmadıkları yeni alışkanlıklar, ilişki biçimlerinin oluşturduğu bir tablo söz konusu.(bu süreç niye bu biçimde yaşandı,neden bu kadar uzun ve dibi görecek kadar sürdü, bunların kişi ve olayların akışına dayanan anlatımları oldu.olay , durum ve gelişmelerin iç bilgisine sahip olmak yönünden gerekli bu bilgiler.fakat kurumlar ve azımsanmayacak sayıda şirket çalışanı varken bana aktarılanlar üzerinden ve pek eksik bir şey bırakılmamış olduğu düşüncesiyle söylüyorum, bu yeterli ve aslolarak olması gereken bir açıklama değil. Daha sonra konuşuruz bu konuyu da.)

Bunların giderilmesi ve üstelik önceki gibi de değil, bugüne ilişkin doğru biçimlerle üstesinden gelinmesi oldukça zor ve sancılı bir süreç olacak. Hem gerileyen ve bir dağılımı içeren düşünce ve alışkanlıklar var, hem de bunları yeni koşulların içerisinde ve şirketin eski yapılanışındaki kronikleşmiş bazı hata/biçimlenişleri de aşarak daha ileri bir şirket yapılanışı içerisinde gerçekleştirebilme sorunu var. Personelin durumuna da dikey ve yatay bakıldığında bunun kısa, hatta kısa/orta vadede çözümü de oldukça güç de görünüyor.

Dolayısıyla şirketin neden bunları yaşadığına ilişkin değerlendirme, yeniden biçimlendirme, yapılacakların belirlenmesi önemli ve ilk iş. Bununla birlikte, dönem ve durumu içeren pol.ik-str.ik bir hat çizilmesi de zorunlu. Bu ne kadar yapılabilir, kapsamı ne olabilir, ayrı konu. Ama basitçe öylesine bir gereklilik, adeti veçhile konusu değil. İçerisinde bulunulan tarihsel durumun, dünyadaki ve ülkedeki değişimlerin, buna uygun doğru vaziyet almanın, yeniden yapılanma gereğinin ortaya çıkardığı bir zorunluluk. Kendi durumumuz ve bundan kaynaklanan dayatıcı zorunluluklar, bunun gerekliliğini ortadan kaldırmıyor. Aslında nedenlere daha geniş ölçekler içerisinde baktığımızda, en temel zorunluluk olarak çıkıyor ortaya.

Dünyadaki ve ülkedeki iktisadi, sosyal, politik, kültürel değişimlerin belirginleşen ve belirleyici olan en önemli unsurlarını içeren ana noktalar üzerinden bir hat oluşturmalı ve bunu yeni bir str.ik çerçeveyle ilişkilendirmeliyiz. Kastettiğim, yeni bir str.nin ayrıntılandırılmış konulması değil. İlk belirtilenlerin onunla da ilişkilendirildiği bir hat çizilmesi. Bu, aynı zamanda üç ile (3. Konferans-nba) bir devamlılık ilişkisinin kurulması olacak. Senin konuyu açtığımda ilk düşünceler olarak belirttiğin noktada –‘üçün anlaşılmadığı bir durumda bu nasıl anlaşılacak’ dediğin konuda- söylenmesi gereken, üç teorik bir çerçevede yoğun olarak ifade edilmiş idi ve “havada asılı”, “soyut”, anlaşılması güç idi. Devamlılık oluşturan teorik açılımları da gerektiyordu ve gerektiriyor. Şu anda önerdiğim ise, onunla bir devamlılık ilişkisi de kuran, yine teorik öncülleri olan, teorik-pol.ik daha güne doğru uzatan bir kapsamda olmalı ve bir anlamda arada bir hat, köprü oluşturmalı, bugüne bağlamalı. Bundan dolayı, tam da üç ile ortaya çıkan açı genişliğini bir yönüyle gidermeye dönük bir köprü olarak da düşünmeliyiz. Ki, üç ile bir devamlılık ilişkisi, isterse şu andaki özgül durumumuzdan kaynaklı nedenler olsun, kurulmazsa çok geri bir düzeye çekilinmiş olur. Bu, sadece bir iddia ve misyon kaybına yol açmaz. Bunların daha sonra da bir şekilde telafi edilebileceği de düşünülebilir. Bunlardan da önce şu anki dünyadaki ve ülkedeki durumun doğru bir str.ik konumlanmanın, hedef ve yön çizebilmenin gerekliliği, pol.ik bir moment gerekliliği olarak görmeliyiz.

Halihazırda yapmaya çalıştığımız, güncel-dönemsel pol.kalar geliştirmeye çalışmak, alan pol.kaları geliştirerek bir hareketlenme yaratmaya çalışmak. Bunlar ve olası po.ik kampanyalar için bütününe temel oluşturacak bir hat olmadan atılacak adımlar, po.ik olarak oldukça sınırlı, eski ve yeni düşünce öğelerini karışık bir şekilde içeren, bir konuda birinin, bir konuda diğerinin ağır bastığı bir çerçevede kalır. Po.ik-sosyal süreçteki geçiş döneminin çalkantıları, iniş ve çıkışları, yön değişiklikleri, karşı basınçları, bir eksen oluşturulmadığında güncel po.ik analizleri fazlasıyla etkiler. Temel konulara bir şekilde girildiğinde ise, alttan, parçadan po.lika-teori üretmeye dönüşür. Bu ise, parçadan olmanın sınırlılıklarını, darlığını, yanlışlarını, eklektisizmi barındırır içerisinde. Eski-yeni şeyler yanyana, içiçe söylenir ki, bunu zaten belli ölçüde ve kaçınılmaz olarak yaşıyoruz.

Böylesi bir teo-pol.ik hattı gerekli kılan bir diğer neden, organizasyonel alanda yaşadığımız ve yaşayacağımız sorunlar. Sorunları organiz.el düzeyde görme oldukça baskın. Dilin ağrıyan dişe gitmesi gibi bir doğruluğu içeriyor bu da. Bununla birlikte, bir bakış açısı darlığı ve kestirmeden indirgemeci denebilecek sonuçlar ve çözümler çıkarma eğilimini de çıkarmış ortaya. Bunun birkaç boyutu var. Şu anda ayrıntılandırmak gerekmiyor. Öncelikle düşünülmesi gereken ve çalışanlarla konuştuktan sonra bende daha net hale gelen yön ise, çözümü kurumsal olana daraltıp indirgeyen düşünce ve beklentilerin bu alanda ilk temel adımlar atıldıktan sonra ve alansal-organizasyonel açılımlarda doğabilecek –ki kanımca doğması kaçınılmaz görünen- tıkanmalar olduğunda tekrar düşünsel bir kırılma, umutsuzluk ve beklentisizlik durumuna girmeleri olasılığının oldukça güçlü olması. Bundan dolayı da, dünyadaki ve ülkedeki ekonomik, sosyal, politik, kültürel değişiklikleri daha geniş bir açıdan görecek, bunun ortaya çıkardığı yeni sorunları, tıkanma noktalarını ve bugün ve gelecekteki olanakları daha geniş bir kavrayış içerisinde bir eksen üzerinden görecek, düşünecek, çözüm arayacak str.jk bir bilinç oluşturmak, yeni personel duruşunu, biçimlenmesini de buna göre oluşturmak gerekli. Önümüzdeki sürecin personel po.kasının, duruşunun birincil ve en önemli konusu ve kriteri bu olmalıdır. Bu olmadıkça, tekil durumlar üzerinden sonuç çıkarma, konjonktürel düşünme, inme ve çıkmalar, başa dönmeler, dar ve sağlıksız düşünüş ve eleştirellikle tekrar tekrar karşılaşılır ve uğraşılır. Gelecek perspektifini soyutluktan kurtarır olabildiğince somut bir içerik kazandırırsak ve bunun bilinç donanımı sağlanırsa gerçek ve sürekliliği olan bir çalışma organize edilebilir.içte ve dışta bir çekim oluşturmak istiyorsak günlük ve kısa dönemli çalışmanın ötesini ve daha ötesini görmek ve göstermek zorundayız. Yine senin söylediğine atfen belirteyim, şirket çalışmalarına biçim vermekle önerdiğim biçimde bir hat çizmek birbirinin karşısına konulan ve konulacak olan şeyler değil aşamalandırılacak olan şeylerde değildir birbirini besleyip güçlendirecek olan, birinin ötekini gerekli kıldığı şeylerdir.

Belirttiğim çerçevede teo-pol.ik, temel kurumsal ve alt kurumsal po.ik açılımları da besleyip yön çizecek bir hat koymak, özlü ve ana çizgiler üzerinden bir ifadelendirme gerektirdiğinden, kolay değil. Bana kalsa, dönem ve durumlardan soyutlayarak çalışmanın içeriğinin belirli bir kapsamlılıkta ve tatmin edici düzeyde olabilmesi için öncelikle genişçe bir çözümleme ve bu temelde bugüne yanıt oluşturacak alternatif bir sos.im programı çıkarmak ve daha sonra bunu ülkenin özgül koşullarının çözümlenmesiyle yeni bir str.jk programla birleştirerek ifade etmek, şimdinin değil daha sonranın, ortalama iki-üç yıl sürebilecek bir çalışmanın ardından olması gerekirdi. Fakat koşullarla birlikte ve daha somut olarak düşündüğümüzde, o kapsamlılıkta ve bütün sonuçlarına götürülmüş olarak olmasa da, eksik, kimi öğeleri konulamamış, ya da yeterince konulamamış olacak da olsa ve açıkçası içime de tam anlamıyla sinmeden bunun yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Son kesitte kafamdakileri dökmek biçimiyle ve hızlı bir şekilde yapmaya da yöneldim. Malum nedenlerle eksik, tamamlanmamış ve olgun biçimini almamış bir halde. Düşündüğüm, hızlı bir şekilde ortak ve pozitif katkılı bir çalışma ve desteklerle birlikte bunun tamamlanmasıydı. Açıkçası, temel konularda bir yönelim birliği ve ülkeyle ilgili yeni str.ik yaklaşım konusunda ortak düşünce olduğunu ve bu konularda nüanslarda farklılıklar olsa da fazla zorlanmadan giderebileceğimizi, ortak ifadelendirmeler yapabileceğimizi, bunlarda fazla bir sorun yaşamayacağımızı düşünüyordum. Senin ‘yazdıkların ve söylediklerin içerisinde tartışmalı noktalar var’ demen ve bunu bir gerekçe olarak belirtmen, tabii ki değerlendirilmesi gereken

bir konu. Bunun ne olduğunu, hangi konuda olduğunu da bilmek istiyorum tabii.

Önerim, bu çerçevede. Siz de değerlendirip düşüncenizi iletirsiniz ve bunun üzerinden konuşuruz. Sizin şu anda hazırladığınız çalışma hangi düzeyde, ne zaman sonuçlanır, onu da belirtirsiniz. Belirttiğim çerçevede olması gerektiğinde ısrarlıyım. Benim açımdan zaman ve zemin belirsizliği ve olası boyutlanabilecek risk durumu (yeniden tutuklanma olasılığı-nba) var. Bunların bir engel oluşturmamasını sağlamaya çalışacağım. Sağlayabilir miyim, bu da bir belirsizlik taşıyor. Bana bağlı olmayan nedenler belirleyici durumda. Zaten zaman faktörü de gözönüne alındığında, asgari tatmin edici bir düzeyde sonuç almak için öncelikle üst düzeyde kolektivize etmek, pozitif bir katılım ve destek sağlamak zorunlu. Bu olursa ve sürecin akışı da ciddi bir engel ve geciktirme oluşturmazsa, yapabiliriz. Konuyu kendi çerçevesi içerisinde, gereksiz ve yarar sağlamayacak dallandırıp budaklandırmalara gitmeden konuşmamız, değerlendirmemiz, tartışmamız en doğru olanıdır. (daha önce sizin yolladığınız ve burada hazırlanıp sunulan metinleri okuyamadım.burada elde yok.onları da gönderiverin)

Son bir gözlem notu: tahmin edebileceğiniz bir şey , şirketteki durağanlık eski çalışanların bir bölümünü çevreye itmiş.Asıl kendilerinden kaynaklanan nedenler olsa da gerekçeler bu taraftan bulunur genellikle. Yine öyle görünüyor.önceki yakın ve uzak çevre ise daha uzaklaşmış.bir kısmı durağan biraz uğraşılınca hareketlendirilebilir görünüyor.son çalışmalarla kendi çeperimize doğru içerden bir yönelme olmuş.bu konuyu da gündemleştirmek gerekiyor.işletmenin yapısı aşırı daralmış güç takviyesi ve katılımı bir yana (bu yönden fazla bir beklentim yok ) lojistik yönündende sıfıra doğru inilmiş.bakalım ne yapılabilir? Organizatörlere o gözle bakacak düşüneceklere gereksinim çok fazla.Zaten boş bırakılan dolayıma terk edilen alan olmuş organizasyon alanı.

Ceyda’ya ve hominilere selamlar.Görüşmek üzere azizim… Şubat sonu/Mart başı 2005