Tüzük tartışmaları, ayrılıkla sonuçlanan 3. Konferans öncesi Tartışma Platformu (TP) sürecinin başlangıcında “ana konu” durumundaydı.
Özde devrimci enerjisini yitirmiş, geçmişlerine sarılarak kariyer savaşı veren hizipçiler, İMT sonrası’79 yılında yürürlüğe giren Tüzük’ün 12 Eylül koşullarında ülke içinde yazılı kopyasının kalmamış olmasını demagoji konusu haline getirdiler. “Örgütte tüzüksel bir işlerliğin olmadığı” haklı eleştirisini, “yazılı bir tüzüğün varlığı-yokluğu” sorununa indirgeyerek sığlaştırdılar.
Dönemin MK üyelerinden birinin, bu yüzeyselliğin eleştirisi sırasında sarf ettiği, “mesele yazılı bir tüzüğün olup olmaması değil, MK’den başlayarak örgütün genelinde ve bütün kadrolarda Leninist bir tüzük kavrayışının özümsenmiş olup olmamasında. Yoksa oturur size 2 saatte yazılı bir tüzük kaleme alırım” sözünü dillerine dolayarak, bu kez “bürokratizmin ve keyfiliğin itirafı” olarak çarpıttıkları bu sözü sömürü konusu haline getirdiler.
TP sürecinin Konferansa evrilmesinin ardından, bütün süreç boyunca hedefe çaktıkları o MK üyesi tarafından kaleme alınıp delegelerin görüşüne sunulan aşağıdaki Tüzük metnine tek bir eleştiri ya da farklı öneri getiremediler.
Sonuçta bu taslak, delegelerin oybirliği kabul edilip kesinleşmiş oldu.
’97 Tüzüğü- pdf (tzk1 tzk2 tzk3 tzk4 tzk5 tzk6 tzk7 tzk8 tzk9 tzk10 tzk11)