24 Mart 1983’te Sefaköy Direnişi’nde ölümsüzleşti
Aslan Tel Kastamonu Tosya’lı bir yoldaşımızdı, eğitimi nedeniyle Çankırı’da bulunuyordu. 12 Eylül öncesinde de MHP‘nin “kalelerinden” olan bu ilde kelimenin gerçek anlamıyla “kelle koltukta” faaliyet yürüten bir avuç devrimciden biriydi.
12 Eylül sonrası yenilen darbelerin sonucu iç örgütlülüğümüzde ortaya çıkan boşlukların da etkisiyle bir ara askere gittiğini duyduk. Fakat çok geçmeden askerden firar ettiği haberi geldi. Emekçi karakterinin yanı sıra, içine işlemiş devrimci değerleriyle bağdaştıramamıştı askerliği. Yanında bir tane de MP 5 getirmişti “hediye” olarak.
İstanbul’da arayıp bulmuştu örgütü. Ve biraz da kaybettiği zamanların acısını çıkarmak istercesine sakınmasızca ortaya koymuştu kendisini. Cunta döneminin o en karanlık günlerinde her işe koşan tam bir görev adamıydı ve ısrarla Müfreze’ye girmek istiyordu.
Bu talebi MK’da değerlendirilirken, İsmail Cüneyt’in referans mahiyetindeki şu sözleri Aslan’a dair çok şey anlatıyordu: “Çok saf ve çok temiz biri; ayrıca insanın her konuda sırtını güvenle dönebileceği bir yoldaş!..”